Bir Psikiyatristin Gizli Defteri “Psödosiyezi”

Merhaba Sevgili Psikopol Okurları, 2022 yılının Mart sayısı ile karşınızdayız. Mart ayına vurgu yapmamın asıl nedeni beni çocuklar gibi şenlendiren, bahar mevsimini müjdeleyen doğanın işaretleri… Bir gün önce çiçekleri yokken ertesi gün çiçek açmış bir ağaç ile karşılaşmak, pırıl pırıl parlayan güneş iyi hissettiriyor umarım aynı iyilik hali sizler için de geçerlidir ?

Başlıktan da anlaşılacağı üzere bu yazımda hem kitap incelemesi yapmak hem de bir vaka analizi üzerinden “psödosiyezi” kavramını ele almak istiyorum. California Üniversitesi’nde Psikiyatri Profesörü olarak görev yapan Dr. Gary Small tarafından kaleme alınan “Bir Psikiyatristin Gizli Defteri” terapi koltuğunun ardındaki sırları okuyucu ile buluşturuyor. Dr. Small, psikiyatri asistanı olarak çalışmaya başladığı günlerden uzmanlaşma sürecine kadar uzanan süre zarfında karşılaştığı en sıra dışı vakaları; Sherlock Holmes tadında sunuyor bizlere. Bir psikoloji bölümü öğrencisi olarak her vakada epeyce kavram öğrendiğimi belirtebilirim. Ayrıca okuması son derece kolay ve zevkli bir kitap, kullanılan terminolojiler de herkesçe anlaşılabilir.

En sıra dışı vakalar arasından anlatmak istediğim vaka ise “psödosiyezi” yani histerik gebelik. Bu konuyu ele almak istememin en temel sebebi, durum tanımlamasından ziyade bilinçdışında yaşananlar ve normalde psikotik olmayan bir bireyin nasıl olup da kendini hamile gibi hissetmesidir.

Histerik gebelik ya da yalancı gebelik olarak bilinen psödosiyezinin antik çağlardan bu yana belgelenmiş olduğunu görüyoruz ancak bu son derece ender rastlanan bir durumdur. MÖ 300’de Hipokrat 12 vaka kaydetmiştir, 16. Yüzyıla gelindiğinde ise İngiltere Kraliçesi Mary’nin de bu durumu birkaç defa yaşadığını belirtebiliriz. Histerik gebelik yaşayan kişi gerçek gebelikte yaşanması muhtemel tüm semptomları yaşayabilir. Mide bulantısı, kusma, koku hassasiyeti, memelerde hassasiyet, fetüs hareketlerinin hissedilmesi, adet döngüsünün sona ermesi, kilo alımı, karında büyüme gibi… Fiziksel değişikliklere ek olarak hormonal değişiklikler de yaşanması, gebelik testlerinde yalancı -pozitif sonuçlar alınmasına bile neden olabilir. Günümüz teknolojisinde yalancı gebeliklerin görüntüleme yöntemleri ile hızlıca anlaşılması mümkün ancak yıllar öncesi düşünüldüğünde her beş vakadan birine tıbbi görevli tarafından gebelik teşhisi konulması söz konusudur.

Yukarıda da belirttiğim gibi psödosiyeziye dair en çok merak ettiğim şey bu duruma neden olan arka plandaki psikoloji. Genellikle bu kişiler hamile kalma arzusu ile tabiri caizse yanıp tutuşurlar. Bu kişilerde hamile kalma düşüncesi öz saygı ve kimlik duygusu ile yakından ilgilidir. Çocuk sahibi olamayan kadınlardaki biyolojik başarısızlık duygusu, zihni kandırarak histerik gebeliğe neden olabilmektedir. Ayrıca ilişkilerdeki duygusal yoksunluğa çözüm olarak çocuk sahibi olmayı istemek ya da İngiltere Kraliçesi Mary’de söz konusu olabileceği gibi dünyaya getirdiği birey üzerinden güç elde etme isteği; hamilelik arzusunu şiddetlendirebilir. Biyolojik düzeyde kadınlar genetik olarak doğurmak üzere hazırlanmışlardır ve doğurgan olmadığını öğrenen bir kadın kendini fizyolojik açıdan başarısızlığa uğramış hissedebilir. Yalancı gebelik pek çok kadın için kabul etmekte zorlandıkları gerçekliğe getirdikleri geçici ve ender rastlanan bir çözümdür.

Bir Psikiyatristin Gizli Defteri’nde Dr. Small bu vakayı “Bebek Aşkı” bölümünde ele alıyor. Vakaya konu olan Anne’in neden bu durumu yaşadığı, ardından gelen farkındalık, kendini kabul süreci anlatılıyor. Bana son derece ilginç gelen, bilinçdışımızda olan şeylerin zihnimize yansıması ve zihnimizin bedenimizi bu veriler ışığında yönetmesi oldu. Varlığımızın tümü, olduğumuz ve olmadığımız halimizle çok kıymetli. Hepimiz için biricikliğimize şükran duyabilmeyi ve kendimizi olduğumuz gibi kabul etmeyi başarabilmeyi diliyorum…

Semanur ERDAL

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content