Beyninizin Tüm Potansiyelini Kullanıyor Musunuz?

18. yüzyıl filozofu Immanuel Kant hepimizin çoğu zaman entelektüel olarak tembel hissettiğimizi söylemiştir. Kant, 1784’te “Aydınlanma Nedir?” (Wasist Aufklärung?) başlıklı bir denemesinde, başkalarının bize ne yapacağımızı ve ne düşünmemiz gerektiğini söylemesine izin vermemizin sadece tembellik olmadığını ve bunun aynı zamanda korkaklık olduğunu yazdı. Çözüm olarak “Kendi aklınızı kullanmaya cesaret edin!” demesi ise insanların bu korkaklığının ve entelektüel tembelliğinin panzehiriydi.

John Edward Terrell “Şu anda konuşmak istediğim şey Kant’ın haklı olup olmadığı değil. Bunun yerine, sorunun ne korkaklık ne de tembellik olduğuna inanıyorum. Aksine, yüzleşmemiz gereken şey, insan beyninin kemikli koruyucu kabuğunun dışındaki dünyada olup bitenlerle nasıl başa çıktığıdır” diyor. 

Bir Örüntü Tanıma Cihazı Olarak Beynimiz

Dünyada bulunan tüm varlıkların rastgele bir araya gelmediği, karmaşıklık içermediği yaygın bir bilgi olup herkes tarafından bilinir. Yaşadığımız dünyada her şeyinbir düzeni var. Öyle olmasaydı hiçbirimiz uzun süre hayatta kalamazdık.Kafamızın dışındaki dünyada bulunan şeylerin doğal mantığı ve düzeninin belki de en belirgin örneği bir kar tanesidir. Ama hırlayan bir köpeğin yüzünde dahil olmak üzere her şeyde bir düzen vardır. 

 

 

 

İnsan beyni temelde bir örüntü tanıma cihazıdır. Ancak bunu söylemek, çevremizdeki dünyada yalnızca gördüklerimize yanıt verebilen bir çeşit robot olduğumuz anlamına gelmez. Biz insanlar kendi tasarımlarımızı yapmak,  kalıpları şekillendirmek için araçları ve yaratıcı zihinlerimizi kullanma konusunda yetenekliyiz. Bu “fabrikasyon” denecek tasarımlar büyük Gizapiramitlerini veya Paris’teki Eyfel Kulesi kadar önemli yapılar ortaya çıkarabilir. Ancak bu tasarımlar sosyal medya emojisi kadar basit veya Gustav Mahler, Claude Debussyve Charles Ives’in bir senfonisi kadar hareketli de olabilir.

Kötü Haber: Beynimiz Bizi Nasıl Yüzüstü Bırakır?

Yıllar önce, “Nobel” ödüllü Herbert Simon, onun deyimiyle yaşadığımız dünyanın nasıl “neredeyse ayrıştırılabilir” farklı karmaşıklık düzeylerine, katmanlarına sahip olduğu hakkında yazdı. Onun getirdiği bu yeni perspektiften bakıldığında, çevremizde olup bitenlerin bir kısmı o kadar hızlı gerçekleşiyor ki neler olup bittiğinin çoğu zaman farkında bile olamıyoruz. Örneğin, insan gözünün hızlı hareketleri (rapideyemovements) sonucu dünyada algıladığımız ve algılayamadığımız bir çok nesne vardır.

Ek olarak, çevremizde var olan durumların çoğu bizdençok uzakta meydana gelebilir veya meydana gelmesi o kadar uzun sürebilir ki, neler olup bittiğini o anda  tespit edemeyiz. Bu nedenleiradeli olarak  konsantrasyon ve çaba gösteremeyiz. Bir şeyi göremez, koklayamaz, tadına bakamaz ve benzeri şeyler yapamazsanız, o zaman hata açıkça sizin isteğinizde veya ihmalinizde değil, insan olarak beynimizin ve duyularımızın fiziksel sınırlamalarında ve sınırlılıklarında yatar.

İyi Haber: Beyninizin Tüm Potansiyelini Nasıl Kullanabilirsiniz?

Biz insanlar o kadar çok şeyi o kadar iyi yapıyoruz ki, bazen mükemmel olmadığımızı kabul etmek bizim için zor oluyor. Dolayısıyla beynimizi tam olarak kullanmanın ilk adımı, beynimizin her şeyden önce yapacak bir işi olduğunu kabul etmektir. Etrafınızda olup bitenlere karşı sizi uyanık tutar. Bu nedenle, beyninize elinden gelenin en iyisini yapması için meydan okumanın bir yolu, ondan sadece “şimdi ve burada” olmayan bir şey yapmasını istemektir. Bunu yapmanın açık bir yolu, yaptığınız şeyin gelecekteki sonuçlarını olabildiğince net bir şekilde düşünmektir. Bu nasıl yapılabilir? İşte kendinize sormanız gereken üç soru şunlardır;

  1. Tam olarak şimdi ne yapıyorsun?

         Sadece ne yaptığınızı değil, aynı zamanda nerede yaptığınızı da not edin, farkına varın. 

  1. Şu anda yaptığın şey yüzünden hayatında neler olabileceğini biliyor musun? Örneğin, teneffüs edilen sigara dumanını ele alalım. Duman kadar geçici olan herhangi bir şey ciğerlerinize ve vücudunuza nasıl gerçek bir zarar verebilir. Ama sigara dumanında bulunan 5.000’den fazla kimyasal bileşenin – yüzlercesi insan sağlığına zararlı – hayatta kalma ve gün batımının tadını çıkarma beceriniz üzerindeki etkilerini gerçekten görebiliyor musunuz?
  2. Emin olmadığını kendi kendine itiraf edebilir misin? Yoksa Immanuel Kant’ın haklı olduğunun canlı bir kanıtı mısın? Hayatının ileri dönemlerindekendi başına neler olabileceğini bulmak yerine, herkesin ne yaptığını ve ne söylediğini takip etmeyi mi tercih edersin?

Şimdi Ve Buranın Ötesinde Düşünmek

Satranç oyunu, popüler olarak bazılarımızın zeki olduğunun kanıtı olarak görülüyor, ancak çoğumuz o kadar zeki değil. Bununla birlikte, bence bu masa oyununun bize gerçekten gösterdiği şey, yalnızca “şimdi ve burayı” düşünmenin (ve belki de hayat oyunundaki bir sonraki hamlenizin) başarılı olmanın yolu olmadığıdır.

Bunun yerine, kendimizi yola bakmaya adamalıyız. Tam burada, şu anda yaptığımız şeyin olası sonuçlarını görmeli ve bunlarla boğuşmalıyız. Başarı ile başarısızlık arasındaki farkı yaratabilecek, hayatlarımızda -ve yaptığımız seçimlerde- alıştığımız şekilde yaptığımızdan daha ileriye bakmalıyız.

 

Çeviren: Şevval Özkaya

Kaynak: PsychologyToday

 

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content