Belleğimiz Hakkında Ne Biliyoruz?
5 Aralık 2022Kıskançlığın Psikolojik İncelenmesi (Othoello Sendromu)
6 Aralık 2022
Duyulmayan Çığlıklar: İntihar
Bazılarımızın kendi çevrelerinden bazılarımızın da haberlerden duyduğu bir gerçektir intihar. İnsanın küçük vazgeçişleri değildir olan, hayatından vazgeçiş noktasına gelmesidir. Ortada sorun veya sorunlar vardır ve insan ümitsizlik içinde kurtuluşunun hayatına son vermeyle olacağını düşünür. Günümüzde birçok habere de başlık olan ve bizlerde “neden” sorularını ardında bırakan bu acı eylem aslında nedir?
İntihar, insanların bilinçli olarak kendilerine zarar vermek istediği ve ölümle sonuçlanan bir eylemdir. Bazı girişimler sonuçsuz kaldığında bunu intihar teşebbüsü olarak adlandırırız. Her yıl dünyada yaklaşık bir milyon insan bu şekilde hayatına son vermektedir.
Bu konuda intiharın genç yaş grubunda gösterdiği seyir üzerinde durarak yazıma devam etmek isterim. Ergenlerde intihar teşebbüsünün görülme sıklığı %3-11 aralığında olup her geçen yıl acil servise getirilen psikiyatrik başvurularda intihar nedeniyle gelen insanlar giderek artmaktadır. Bu noktada dikkatimizi vermemiz gereken nokta aslında şudur; intihar bir hastalık değildir, o hastalığa bizi götürecek büyük bir semptomdur.
İntiharın Beslendiği Topraklar
Gençlerin intihara başvurması sadece psikolojik sorunlardan kaynaklanan bir durum değildir. Bu noktaya gelene kadar birçok çevresel faktör onlara eşlik eder.
Ergenlerde bu riskler multifaktöriyel bir özellik gösterir. Okulda başarılı olmak, aile ve çevre tarafından takdir edilmek, arkadaşlar arasında ön planda olmak, karşı cins tarafından beğenilmek gibi durumlar bu dönemde gençler için önemli bir sıralamada yer alır. Bu tip beklentilerin karşılanmadığı bir ergende hayal kırıklığı onu birçok soruna ve bu sorunlar da intihara kadar götürebilir. Bu gibi sorunlarla karşılaşıldığında aile tarafından anlaşılmayan ve yeterli desteği göremeyen gençlerde bu olasılık daha da artmaktadır. Lifshitz ve Gavrilov, aile sorunlarının intihar girişimlerinin temelinde büyük bir rolü olduğunu tespit etmişlerdir. İntihar eden gençlerin ailesinde fazla çatışmacı ve düşmanca bir tutum hakimdir. Aile içindeki iletişimin yetersizliği, ebeveynlerin çocukları üzerinde aşırı kontrolcü tutumları, çocuğa yansıtılan düşük beklenti, bağlılığın zayıf olması gibi durumlar bu olayın zeminini güçlendiren sorunlardır. Ergenlerde intihar düşüncesinin oluşmasında bir diğer önemli faktör ruhsal bozuklukların varlığıdır. Duygudurum bozuklukları ve madde kullanım bozuklukları ergenlik döneminde artış göstermektedir. Majör depresyon, yaygın anksiyete bozukluğu, davranım bozuklukları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukları en sık karşılaşılan ruhsal sorunlar arasında gösterilebilir.
İntihar eyleminde bulunan gençlerin aile ve akrabalarında intihar geçmişi, duygudurum bozuklukları, alkol ya da madde kullanımı olduğu saptanmıştır. Kız ya da erkek arkadaşından ayrılmak, yeni bir kardeşin doğması, anne ve babanın boşanması, ölümler, cinsel istismar, ailenin çocuğu reddetmesi gibi birçok olumsuz yaşam olayını da bu davranışın altında yatan problemlere ek olarak sıralayabiliriz. Bu problemler, intihar düşüncesinin beslendiği ve serpildiği topraklardır. Bu düşüncenin filizlendiği bir gencin kurtuluşu da dengesini kaybetmiş bu toprakları düzenlemek ve verimli hale getirmekle mümkündür.
İntihar Teşebbüsü ve Yöntemi Farklılık Gösterir mi?
Gençlerde bu davranışın yöntemi, tercih edilme sıklığı gibi seyri oluşturan konular cinsiyetlere göre bazı değişiklikler gösteriyor. Kızlarda intihar teşebbüsünün oranı erkeklere kıyasla çok daha fazla ve daha az ölümcül şekilde gerçekleştiği tespit edilmiştir. Yapılan bir araştırmada incelenen vakaların %89,7sinin kız olduğu ve bir diğer araştırma da ise %73,8 olduğu gözlemlenmiştir. İntihar girişimlerinin kızlarda daha çok karşımıza çıksa da tamamlanmış intihar oranı erkeklerde daha fazladır. İntihar yöntemi olarak aşırı dozda ilaç alımı en çok tercih edilen yol olarak gözüküyor. Bu yolun gençler tarafından tercih edilme sebebini hemen hemen her evde kolayca ulaşılıp uygulanmaya müsait olmasıdır. Yine yöntem olarak belirlenen aşırı dozda ilaç alımı kızların daha çok başvurduğu yöntem iken erkeklerde ateşli silah ya da karbon monoksit zehirlenmesi gibi daha ölümcül yöntemlere başvurulmuştur.
Kaynakça
https://dergipark.org.tr/en/pub/kriz/article/496112
https://hdl.handle.net/20.500.12511/7360
https://dergipark.org.tr/tr/pub/firattip/issue/6342/84595
https://dergipark.org.tr/en/pub/patd/issue/35413/393432
Çığlıklara Cevap: Tepkisizlik!
İntihar eylemi bizi çeşitli düşüncelere sürükler. Bu düşünme, insanın bulunduğu eylemin nedenini, nasıl geliştiğini ve sonuca gelmeden nasıl fark edilmediği üzerinedir. Bu noktaya gelmeden önce bu insanlar yardım çığlıkları atmazlar mı? Bu eylemden önce hiçbir belirti ya da gösterge yok mudur?
İntihar düşüncesine sahip bireyler içinde bulunduğu durumu çözümsüz olarak görür ve bu durumda atılacak ilk adımın yaşadığı sorunu çevresine aktarıp yardım aramak olduğunu düşünebilir. Yapılan çalışmalara göre intihar davranışında bulunan kimselerin yüzde altmışı öncesinde açık açık tehdit ettiğini, yüzde sekseninin de dolaylı dolaysız bir şekilde yardım aradığını göstermiştir. İnsanlar yardım arayışlarına karşılık çevrelerinden olumsuz bir dönüt aldıklarını ya da tepkisizlikle karşılaştıklarını belirtmişlerdir. Bu durum özgüven sorunu yaşayan bireyin düşüncelerini pekiştirip, sevilmediğini, değer görmediğini düşündürmektedir. Aile ve arkadaşların bu mesajı aldığı halde sessiz kalmaları aslında bu davranışa nasıl tepki verileceğini bilmediğini gösteriyor olabilir. Bunun için ailelere yaşanılan sorunların, gittiği yolun intiharla sonuçlanabileceği anlatılmalıdır. Çünkü girişimlerin çoğu dürtülerle ilgili olarak görülür ve bu yüzden de ebeveynler çocuklarına yaklaşımları hakkında bilgilendirilip bir eğitimden geçilmelidir. Ruhsal sorun olup olmaması fark etmeksizin ilişkilerinde sorun yaşayan gençlerin sorunları çözmek ve onlarla baş etmek için bu becerilerini geliştirmek üzerine çalışılmalıdır. Reçetesiz ilaç satılmamalı, ergenlerin bu yönteme başvurulması kolaylaştırılmamalıdır. İntihar teşebbüsünde bulunan birinde bu davranışın tekrarlanma olasılığı yüksek olduğundan bu ergenlerin incelenip yakından takip edilmesi, psikososyal destek alıp tedavilere katılması önemlidir. Duyurulmayan seslerin son noktaya kadar göz ardı edilip, intihar eylemiyle fark edilmesi bize acı bir gerçeği gösterir: intiharın getirdiği sesi yardım çığlıkları getirememiştir. Çevremizde fark ettiğimiz her bir yardım arayışına kulak vermeli, sorunların içinde boğulan gençlere bilinçli bir şekilde dönüt vermeliyiz. Sessiz kalma, bu eylemin varlığını ortadan kaldırmayacak ama bu semptomları görmek, değerlendirmek ve harekete geçmek intihara giden bir genci çözümsüz bir sorunla baş başayım düşüncesinden kurtarabilecektir.