Klinik Görüşme Teknikleri
5 Aralık 2022Duyulmayan Çığlıklar: İntihar
5 Aralık 2022
Belleğimiz Hakkında Ne Biliyoruz?
Geçmişimiz ve Benliğimiz Arasında Doğrusal Bir Yol
Hayatta süregelen bir anlam arayışı içerisindeyiz. Bunun sebebi zihnimizdeki o hunharlı çalışmanın eylemlerimizde ve duygularımızda yer edinecek olmasıdır. Geldiğimiz noktada rahatça söyleyebiliriz ki biz insanlar kaliteli, kesin ve anlamlı düşünceler üretmek isteriz. Bu sayede hayatımız belirli fotoğrafların içine girer ve insanı en çok korkutan olgudan yani belirsizlikten korur. Yazımın başında düşüncelerden davranışa kolay ve bizi aslında çok da yormayacak bir yol çizmişim gibi hissedebilirsiniz. Ama işin içine merak duygunuzu katarsanız şimdiden yazımın devamında uçsuz bucaksız bir yolculuğa çıkacağımızı tahmin edeceksiniz elbette. Buyurun gelin aklımızdaki cevapsız sorulara psikoloji ile ışık tutalım.
Duygularımızın Kaçınılmaz Gücü ve Bellek
Geçmişte yaşadıklarımızı gelecekte de var etmek isteğindeyiz. Bunu yaparken birçok etkeni de beraberinde kullanıyoruz ki zihnimizin bize oynadığı oyunlardan kaçınabilelim. Mesela duygularımızı işin içine katıyoruz. Öte yandan çevreyi de belirli bellek yöntemleriyle bir sisteme sokuyoruz. Aslında biz bütün bunları yapmak için bilinçli bir çaba içerisinde de değiliz. Peki durum böyleyken belleğimizden ne kadar emin olabiliriz? Sorumuza yanıt bulmak için yapılan bir çalışmaya göz atalım. Duygularımız hatıralarımızdan ayrıştırılamayan parçalardır. Hislerimizin etkisi kaçınılmaz olacak ki çalışmaların sonucu da bize benzer bir yol çiziyor. Eğer pozitif duygularla geçirdiğiniz bir gününüzü hatırlıyorsanız hafızanızda birtakım yanlışların çıkma ihtimali de artıyor. Ancak negatif duygular ağırlıktaysa anılarınız kesinlik kazanmakta daha yüksek olasılıklara sahiptir diyoruz. Bu mekanizmayı anlamak için beynimizin kodlama esnasında ne tarz yöntemler kullandığını açıklamamız lazım. Bu durumda söyleyebiliriz ki önümüzde yeniden iki yöntem beliriyor. Bunlar ögeye özgü (item-specific) ve ilişkisel inceleme (relational monitoring) şeklinde sınıflandırılır. İnsanlar mutlu hissettiklerinde anılarını kodlarken ilişkisel yöntem kullanmaya daha yatkın olurlar. Bu durum zihinde çevresel etkileri de arttırarak yanlış hatırlamalara yol açmaktadır. Güzel bir örnekle pekiştirme yapacak olursak geçmişe mesela hayatımızdaki ilk okul günümüze gidebiliriz. Çok heyecanlı ve genellikle pozitif duygular hissettiğimiz bir günde her ayrıntıya hâkim olduğumuzu iddia etsek de kaçımız o gün taktığımız çantamızın rengini doğru hatırlıyoruz? Eski fotoğraflarınıza baktığınızda çok net hatırladığınız bazı ögelerin tamamen farklı olduğuna şahit olma ihtimaliniz yüksektir. Demek oluyor ki kırmızı olduğunu düşündüğünüz çantanız fotoğraflarda tamamen yeşil çıkabilir veya o gün hiç çanta takmamış bile olabilirsiniz. Gelgelelim mutsuz ve negatif duygular hissettiğiniz bir güne dönecek olursak, mesela dondurmanızı yere düşürdüğünüz bir çocukluk anınıza, çok büyük ihtimalle dondurmanızın ne renk olduğunu doğru hatırlamaktasınız. Çünkü duygularınızdaki değişim anınızı kodlama yönteminizi değiştirmiş olacaktır.
Sonuç olarak zihnimizde parlak bir şekilde varlığını sürdüren ve bizi kendisine inanmaya ikna eden düşünceler karmaşık yapıların ürünleridir. Anılarımızın doğruluğunu ortaya koymak için biz de karmaşık bir yol çizdik ve önce anılarımızı beynimize nasıl kaydettiğimizi inceledik. Görüyoruz ki bütün bu çalışmaların ve yol gösterici makalelerin yardımıyla psikoloji bilimi bize şunu söylüyor; “Eğer bir soruya cevap aramaya koyulmuşsanız çok geçmeden fark edeceksiniz ki bambaşka sorular sormaya başlamışsınız.” Aslında bu durum bizim için alışılmışın dışında sayılmaz. Çünkü biz beynimizde hala çözümlenmeyi bekleyen birçok problemin ve sırrın peşinde koşmaya devam etmekteyiz.
Kaynakça
Kaynakça
Episodic and semantic knowledge in emotional self-report: Evidence for two judgment Processes, Article in Journal of Personality and Social Psychology · August 2002