Hayatınıza Yön Veren Kişisel Çizgiler: Sınırlar

Hayatınızın ipleri sizin elinizde mi yoksa başkaları tarafından mı kontrol ediliyor?

Hayır demekte zorlanıyor musunuz? Yapmak istemediğiniz fakat kaybetmekten veya onaylanmamaktan korktuğunuz için istemeden yaptığınız neler var? İstekleriniz ve verdiğiniz kararlar gerçekten size mi ait? Bizim kim olduğumuzu ve kim olmadığımızı yaptığımız seçimler belirler. Nelere evet, nelere hayır dediğimiz ve çizdiğimiz sınırlarımız belirler. Aile hayatında, iş hayatında, arkadaşlıklarda ve romantik ilişkilerde sınırlara ihtiyaç duyarız. Sınırlar hem kendimizi hem ilişkide bulunduğumuz kişiyi korur. Sınırlar kişiden kişiye değişir; kültür, kişilik ve sosyal bağlamdaki farklılıklar tarafından belirlenir. Sınırlar; sorumluluk alanlarımızı tanımlama şekillerimizdir, nelerden sorumlu olduğumuzu ve nelerden sorumlu olmadığımızı tanımlar. Sınırları zayıf olan kişiler kolaylıkla manipüle edilebilirler ve başkaları tarafından yönlendirilebilirler. Hayır demekte zorlanırlar. Baskıya ve taleplere karşı savunmasızdırlar. Aynı zamanda başkalarının sınırlarını ihlal edebilirler. Sağlıklı ve dengeli ilişkilerin kurulması için sınır bilincinin oluşması şarttır. Aksi takdirde kendimizi bulunmak istemediğimiz durumların içerisinde bulabiliriz ve kurduğumuz ilişkilerde zarar görürüz.


Sınırları kişisel sınırlar ve ilişki sınırları olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Kişisel sınırlar bireyin fiziksel, duygusal ve zihinsel ihtiyaçlarını korumak için belirlediği sınırlardır. Kişinin bedensel alanıyla ilgili sınırları fiziksel sınırlardır. Örneğin diyalog halinde bulunduğumuz kişilere göre onlarla aramızdaki mesafe de farklılık gösterir. Samimi olduğumuz, yakından tanıdığımız kişilerle fiziksel temas kurarak sohbet edebiliriz fakat bize yabancı olan kişilerle diyalog halindeyken aramızdaki mesafeyi koruruz. Karşımızdaki kişi bu sınırı ihlal ederse oldukça rahatsız oluruz. Tabi ki bu kişinin yaşam tarzına, kültürüne ve sosyal çevresine göre farklılık gösterebilir. Fiziksel ve cinsel istismara maruz kalmış kişiler sınırları algılamada zayıftırlar. Duygusal sınırlar, kişinin duygusal ihtiyaçlarını ifade etmesidir. Duygusal olarak güvende ve rahat hissetmemizi sağlar. Zihinsel sınırlar; düşünce, fikir ve inançları kapsar. Doğru olduğunu kabul ettiğimiz inanışlarımız vardır. İnsanların buna saygı göstermesini bekleriz. İlişkideki sınırlar hem kendi alanımızı korur hem de ilişkide olduğumuz kişinin sınırlarını ihlal etmemizin önüne geçer. Sağlıklı ve dengeli bir ilişki için sınır bilincinin oluşmuş olması önemlidir. Bu sayede hem kendi ihtiyaçlarımızın hem de karşımızdaki kişinin ihtiyaçlarının farkında oluruz ve ona göre davranırız.


Peki sınır sorunları nelerdir? Kendimizde veya başkalarında sınır sorunu olduğunu nasıl anlarız? Dr. John Townsend ve Dr. Henry Cloud kaleminden çıkan Sınırlar kitabında geçen sınır sorunlarından bir tanesi ‘kaçınmak’. Bu kavrama göre kaçınanlar başkalarından yardım isteyemezler, kendi ihtiyaçlarının farkında değillerdir. Aslında sorun, sınırın duvar ile karıştırılmasıdır. Yıkılmaz duvarları vardır ve kimseyi içeri almazlar. Talep etmezler, yardım istemezler. Bunları utanılacak bir şey gibi algılarlar. Sınır sorunlarından bir diğer grup ise ‘denetleyiciler’. Denetleyiciler, başkalarının sınırlarına saygı göstermezler. Kendi yaşamlarının sorumluluğunu almak yerine başkalarının yaşamlarını denetlemeye ve kontrol etmeye çalışırlar. Başkalarını değiştirmeye çalışırlar, onları oldukları gibi kabul etmezler. İnsanları sınırlarından vazgeçirmeye çalışırlar. ‘Hayır’ yanıtı almaktan nefret ederler. İstediklerini elde etmek için dolaylı yoldan manipüle ederler ve karşısındaki kişinin kendisini suçlu hissetmesini sağlayacak ifadeler kullanırlar. Bir denetleyici ile ilişki içindeyseniz ve kendi sınırlarınız yeterince güçlü değilse kolaylıkla manipüle olabilir, karşınızdaki kişinin gerçekten yardıma ihtiyacı olduğunu düşünerek suçlu hissetmemek için istemediğiniz şeylere ‘evet’ demek zorunda kalabilirsiniz. Sınır bilinci oluşmuş hem kendi ihtiyaçlarının hem de ilişki halinde bulunduğu diğer kişilerin ihtiyaçlarının farkında olan biri ise nerede evet nerede hayır diyeceğini iyi bilir. Üçüncü grup ‘tepkisizler’. Tepkisizler başkalarının ihtiyaçlarını görmezden gelirler. Kendi istek ve ihtiyaçları ile meşgul olurlar. Bu durum ilk başta duyarsızlık ve bencillik gibi gözükse de aslında bir sınır sorunudur. Herkes kendi duygu, düşünce ve davranışlarından sorumludur fakat birbirimize karşı da bazı sorumluluklarımız vardır. En temelde ilişki kurma sorumluluğumuz vardır. Yaşamımızı paylaştığımız kişilerle sınırlar dahilinde ilgilenmeli, onları dinlemeli ve gerektiğinde onlara yardım etmeliyiz. Karşınızda sizin ihtiyaçlarınızı görmezden gelen hatta eleştiren, yalnızca kendi istek ve ihtiyaçları ile meşgul olan birisi varsa muhtemelen sınır sorunları vardır. Son olarak ‘yumuşak başlılar’ geliyor. Yumuşak başlı kişiler, başkaları tarafından kontrol edilirler ve sınırlarını belirleyemezler. Yumuşak başlılar, tepkisiz denetleyiciler ile ilişki kurmaya yatkın olurlar. Tepkisiz denetleyiciler kendi problemleri için başkalarını sorumlu tutarlar ve kendileriyle sürekli olarak ilgilenecek birini ararlar. Sorumluluk almaktan kaçarlar. Açık ve net sınırları olmayan, ilişkide gereğinden fazla sorumluluk yüklenebilecek ve bundan şikayetçi olmayacak birine doğru yönelirler. Burada da ‘yumuşak başlı insanlar’ devreye girer.


Sınır sorunları olan kişileri kaçınanlar, denetleyiciler, tepkisizler ve yumuşak başlılar olmak üzere dört temel gruba ayırdık. Peki sınırları geliştirmek ve sağlıklı sınırlar oluşturmak mümkün mü? Sınırlar kalıtımsal değildir ve sonradan öğrenilir. Sınırların en önemli aşamaları ise çocukluğumuzun ilk yıllarında çizilir. İlerleyen yıllarda da sınırları geliştirmek mümkündür. Sınırları geliştirmedeki en önemli faktör ise ilişki kurmaktır. Kitap bilgileri bizi bir yere kadar götürür. Yaşamın temelinde ilişki ve bağ kurmak vardır. Bağ kurmak ve bağlanma stilleri sınırlar konusu için oldukça önemli kavramlardır. Sağlıklı bağ kuramadığımız ve sevildiğimizden emin olmadığımız bir ilişkinin içindeysek ya sınırlar belirler ve bu ilişkiyi kaybetmeyi göze alırız ya da sınırlar belirlemez ve başkalarının isteklerinin esiri olmayı sürdürürüz. Aile bireylerinizden ayrılma ve bireyselleşme sınır oluşturmadaki bir diğer faktördür. Çocukluğumuzun ilk yıllarında ilişki kurduğumuz ve bizim ihtiyaçlarımızı gideren anne ve babadan, zamanla sağlıklı bir şekilde ayrılma ve bireyselleşme yaşamalıyız. Sağlıklı sınırlar belirlemek öz farkındalık gerektirir. Kendimizi ve ihtiyaçlarımızı tanımak, bunları açık ve net bir şekilde aktarabilmek, rahatsız olduğumuz konuları rahatlıkla dile getirebilmek, hayır diyebilmek aynı zamanda başkalarından gelen hayır yanıtını doğal bir şekilde karşılayabilmek, duygularımızın sorumluluğunu alabilmek de diğer faktörlerdendir. Listeyi uzatabiliriz. Önemli olan farkındalığımızı artırarak öğrendiklerimizi ilişkilerimize uygulayabilmek, gerektiğinde bize zarar veren sınırlarımızı ihlal eden kişilerle olan ilişkilerimizden vazgeçebilmek.


Günün sonunda biz sosyal varlıklarız. İlişki kurmaya, güvenmeye, sevmeye ve sevilmeye muhtacız. Kendimizi bir fanusun içerisinde saklayamayız. Dış dünya ile iletişim ve etkileşim halindeyiz. Bütün bunlar insan olmanın doğasında var. Şunu unutmamak gerekir ki, sınırlar duvar değildir. Sınırlar kitabında da söylenildiği gibi önemli olan şey, sınırların geçişe izin verecek kadar saydam, ancak tehlikeleri uzak tutacak kadar sağlam olmasıdır. İşin olmazsa olmazı kendimizi tanımaktır. Neyi seviyoruz, neyden hoşlanmıyoruz, hangi seçimler bizi mutlu eder, hangileri mutsuz eder bunları öngörebilmektir. Başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarımızın önüne koymak tükenmişliğe yol açabilir. Başkalarıyla aramıza sağlıklı sınırlar koymadığımızda kendimizi kırgın, suçlu ve tükenmiş hissedebiliriz. Sağlıklı sınırlara sahip olduğumuzda önce kendimize sonra etkileşimde bulunduğumuz kişilere saygı duymayı öğreniriz. Bizi mutlu edecek kararlar veririz ya da verdiğimiz kararlar bizi olası tehlikelerden korur. Hem kendimizle hem etrafımızdakilerle sağlıklı ve doyurucu ilişkiler kurarız. Kendi sınırlarımızı koruduğumuz, başkalarının sınırlarını ihlal etmediğimiz, nerede durmamız gerektiğini bildiğimiz, sağlıklı ve şifa veren ilişkiler kurduğumuz günlerimiz olsun.

Sena Gündoğan


KAYNAKÇA


Sınırlar-Dr. John Townsend, Dr. Henry Cloud


https://positivepsychology.com/great-self-care-setting-healthy-boundaries/


https://www.hiwellapp.com/blog/iliskilerde-sinir-koymak


https://www.cemilcelik.com.tr/iliskide-sinir-koymak/

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content