Psikoloji ve Sinirbilim Dergilerinin Yayın Kurullarında Cinsiyet ve Coğrafi Eşitsizlik

Psikoloji ve sinirbilimin manzarası geçtiğimiz yüzyılda cinsiyet, ırk ve milliyet açısından çarpıcı biçimde değişti. Bununla birlikte, kariyer ilerlemesinde, özellikle kariyer kazanımının sonraki aşamalarında önemli boşluklar devam etmektedir. Kadrolu işe alım kararlarında ve terfi oranlarında cinsiyet eşitliği iyileşirken, kadın akademisyenler üst düzey kariyer aşamalarında yetersiz temsil edilmeye devam ediyor. Örneğin, psikoloji lisansüstü programlarında kadınların sayısı erkeklerden yaklaşık üçe bir fazladır ve ABD ve Kanada’daki sinirbilim yüksek lisans programlarının yaklaşık yarısını oluşturur ve on yıldan fazla bir süredir bunu yapmaktadırlar. Ayrıca, kariyerinin başındaki kadın akademisyenlerin, kadrolu pozisyonlara başvurma olasılıkları erkeklere göre daha düşüktür. Ancak yaptıklarında işe alınma olasılıkları eşit ve belki de daha olasıdır. Buna rağmen, kadın akademisyenler profesörler arasında yeterince temsil edilmiyor. Erkek mesteklaşlarının ortalama olarak %88’ini kazanıyorlar. Bir diğer deyişle güç konumları ve üstünlük göstergeleri eşitsizlik alanları olarak varlığını sürdürmektedir.

Kadınlar, örneğin The New York Times’ın ‘Gri Matter’ bölümünde listelenen yazarların yalnızca dörtte birini oluşturan, kamusal aydınlar arasında yeterince temsil edilemiyor. Son on yılın raporları, tıp, psikiyatri ve nöroloji alanlarında önde gelen bilimsel dergilerin yayın kurullarında kadınlardan önemli ölçüde daha fazla erkek bulunduğunu ortaya koymuştur. Bildiğimiz kadarıyla, sinirbilim ve psikoloji alanları böyle bir analize tabi tutulmamıştır. (ancak American Psychological Association ve Association for Psychological Science dergilerinin bir analizi için referans 1’e bakın).

Dergi editörleri, yayınlananlar ve buna bağlı olarak akademik bir disiplinin yönü ve yazarların kariyer gelişimi üzerinde hatırı sayılır bir güç kullanırlar. O halde, yayın kararlarını etkileyen çalışmanın esasına ilişkin dışsal önyargıları en aza indirmek önemlidir. Bunu başarmanın bir yolu, önyargıların seyreltildiği ve etkilerinin azaltıldığı farklı bir editör havuzu sağlamaktır. Bu, editör kurullarının daha geniş eşitsizlik koşullarını ortadan kaldırmak için yapılandırıldığı bir çeşitlilik modeli ile uyumludur. Buna karşılık, dağıtımcı bir model, alandaki mevcut oranları yansıtan bir yayın kurulu arayacaktır.

Uluslararasılaşma, çeşitlilik ve yeniliğe ulaşmada önemli bir hedef olarak da belirtilmiştir. Önceki araştırmalar, dergi makalesi yazarlarının coğrafi temsilinin yayın kurullarınınkiyle ilişkili olduğunu öne sürmektedir. Aralarında sinirbilimin de yer aldığı 15 bilim dalındaki en iyi 20 derginin yayın kurullarının analizinde, yayın kurulu üyelerinin uyrukları ile bu ülkelerden gelen yayınların sayısı arasında önemli bir logaritmik ilişki gözlemlendi. Bu bulguların yönünü tespit etmek zor olsa da, akademik yayıncılıkta önyargı ve hegemonya potansiyelini vurgular ve cinsiyete ek olarak, editörlerin coğrafi temsilinin akademik yayıncılıkta eşitsizliği ölçerken dikkate alınması gereken bir diğer önemli faktör olduğunu öne sürerler.

Psikoloji ve sinirbilimin hizalanmış ve örtüşen alanlarında, bu tür araştırmaların nasıl yürütüldüğüne dair meta-bilimsel düşünceler üzerinde son zamanlarda bir vurgu yapılmıştır. Bu yaklaşımlar, örneğin önyargı kaynaklarını belirleyerek ve ortadan kaldırarak bilimsel literatürün kalitesinin nasıl iyileştirileceğini ele alır. Cinsiyet ve kültür gibi özelliklerin, psikoloji ve sinirbilimin çalışmakla ilgili olduğu süreçleri etkileyebileceği ve benzer şekilde, araştırmacılar tarafından sorulan sorular da cinsiyet ve kültür temelli kimliklerinden etkilenmektedir. Psikoloji ve sinirbilimde yayıncılık sürecinde de önyargılar mevcuttur. Örneğin, 2016 tarihli bir analize göre, Nature Neuroscience’a gönderilen sinirbilim yazılarının dörtte birinden daha azında bir kadın yazar vardı ve en iyi sinirbilim dergilerinde ilk ve son yazarları kadın olan makaleler %30 daha az alıntı yapmasıydı. Psikoloji dergileri, zaman içinde erkek yazarlarda kadın yazarlara göre nispeten daha büyük artışlar görmüş, bu da yazarlıktaki cinsiyet farkının arttığını düşündürmektedir. Azınlık kimliklerinin deneyimine değer verilmesi ve dolayısıyla bilimsel literatüre dahil edilmesi için psikoloji ve sinirbilim dergilerinin yayın kurullarında çeşitliliğe çokça ihtiyaç vardır. Bu amaçla yayın kurullarımızın mevcut durumunun araştırılması önem arz etmektedir.

Burada, bağımsız bir kaynak olan Clarivate Analytics’in Journal Citation Reports (JCR) Science Citation Index Expanded listesine göre, editörlerinin cinsiyeti ve coğrafi konumu açısından psikoloji ve sinirbilim alanındaki en iyi 50 İngilizce dergiyi ele alıyoruz. Benzer çalışmalara paralel olarak farklı editör kategorilerini ele alıyoruz, göreli karar verme gücü ve rolüne dayalı farklılıkları yakalamak için. Cinsiyet ve üye olunan ülke, çevrimiçi olarak mevcut bilgilere dayanarak manuel olarak tablo haline getirildi. Kadınların ve coğrafi bölgelerin yayın kurullarında temsilinin, yayın kurullarında yaklaşık olarak daha geniş temsile göre beklenenden daha az olup olmadığını anlamak için bu sonuçları, cinsiyet temsili ve coğrafi bağlantı açısından psikoloji ve sinirbilim alanındaki fakülte ve kıdemli yazarların oranıyla istatistiksel olarak karşılaştırdık. Ayrıca, yayın kurulu seçiminde yer alan faktörler hakkında bilgi vermek için öne çıkan dergilerde rastgele seçilen baş editörlerin bakış açıları toplandı. Amaç, bu ilgili alanlarda dergi düzenlemenin mevcut durumu hakkında nicel veriler ve bazı yorumlar sağlamaktır.

REFERENCES: https://www.nature.com/articles/s41593-022-01012-w

 

Şevval Nur Yılmaz

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content