Anoreksiya Nervoza: Sistemdeki Hataların Ele Alınması

Anoreksiya Nervoza: Sistemdeki Hataların Ele Alınması

Bağırsak mikro biyomunun manipülasyonu terapötik açıdan değerli olabilir.

Anahtar Noktalar

  • Anoreksiya Nervoza ergenlik çağındaki kadınları etkileyen en kronik sağlık durumlarından bir tanesidir.
  • Anoreksiya Nervoza teşhisleri artmaktadır.
  • Bağırsak- beyin eksenindeki düzensizlik ve bağışıklık sistemi nedensel olarak dikkate alınır.
  • Hedeflenen probiyotik desteği anoreksiya tedavisinde terapötik olarak değerli olabilir.

Anoreksiyanın Yükü

Dünya genelinde anoreksiya nervoza (AN), ergenlik çağındaki kadınları etkileyen en yaygın kronik sağlık durumlarından birisi olarak sıralanan ve sıklığı artış gösteren bir yeme bozukluğudur. AN normal beden ağırlığını sürdürmeyi reddetme, sonuç olarak düşük beden ağırlığı, kilo almaya dair yoğun korku ve biçimsiz beden imajı ile nitelendirilir. Kısıtlayıcı tipi (AN-R), temel gereksinimlere kavuşmak için yeterli olan kaloriyi almaktan kaçınma olarak nitelendirilir, önemli derecede düşük beden ağırlığıyla sonuçlanır ya da tıkınırcasına yeme/kusma tipinde (AN-BP) kısıtlayıcı yeme, tıkınırcasına yeme ve kusmaya dönüşür.

Her iki tip de sıklıkla düşük vücut yağı ve vücut ağırlığını sürdürebilmenin bir yolu olarak aşırı egzersiz yapma ile birleştirilir. Anoreksiya nervoza, terapötik müdahalelere zayıf yanıt ve yüksek eski haline dönme sıklığıyla ile birleştiğinde, herhangi bir psikiyatrik durum arasında en yüksek ölüm oranlarından birine sahiptir. Bu sebeple giderek artan bir şekilde, çok faktörlü, metabopsikiyatrik bir bozukluk olarak dikkate alınmaktadır.

Temeldeki Nedeni Keşfetmek

Tarihsel olarak, AN’nın etiyolojisi konusunda yetersiz bir anlayış vardı, buna rağmen çok yakın zamanda yapılan araştırmalar, genetik de dahil olmak üzere, katkıda bulunan faktörleri açıklığa kavuşturmaya başladı. Ancak, bu hastalık hakkında hala cevaplanmamış birçok soru var. Temeldeki nedeni anlamanın yanı sıra etkili tedaviyi belirleme konusunda büyük umut vadeden alanlardan birisi de bağırsak mikro biyomu ve bağırsak-beyin eksenidir. AN hastalarındaki bağırsak mikro biyomu, özellikle genel mikrop çeşitliliği ve bolluğu, yalnızca sağlıklı kilo alımıyla yeniden normalleşmeyen değişiklikler gösterir. Bu değişiklikler, genelde “sızdıran bağırsak” olarak bahsedilen bağırsak geçirgenliğinde artışa yol açar. Aşırı bağırsak geçirgenliği toksik bakteriyel yan ürünlerin kan dolaşımına girmesine izin verir. Bu AN hastalarında yaygınca bulunan artan stres ve kortizol seviyesi ile şiddetlendirilmiş nöroinflamasyon ve hipotalamik-hipofiz bezi ekseni aktivasyonu dahil olmak üzere iltihaba neden olan bir cevaba neden olur.

Başka bir açıdan AN tokluk ve doygunluk hissindeki değişimleri içerir. Aslında anoreksiyalılar sağlıklı emsallerine göre önemli derecede daha hızlı tok hissederler. Dahası, erken tokluk bağırsak mikro biyomunun, özellikle Bacteroidetes, Lactobacillus ve Enterobacteriaceae’deki dengesizliklerin sapmasıyla ilişkilendirmiştir. Bu bakteriler hormonları etkiler örneğin: leptin, açlık durumunda normalde düşüktür, açlık engelleyicidir; ghrelin, açlık durumunda yüksektir, açlığı tetikler.

Ek olarak, dirençli nişastaların (ağırlıklı olarak diyet lifleri) mikrobiyal parçalanmalarıyla üretilen kısa zincirli yağ asitleri (SCFAs), toklukla alakalı olan peptitlerin serbest bırakılmasını tetikleyebilir. Bağırsak mikro biyomu değiştirildiğinde, bağırsakta üretilen SCFAs dengesi bozulur. Sapan SCFA dengesi, tokluk hormonu ve sonuç olarak iştahı, GI(gastrointestinal) geçiş süresinin ve ruh halinin değişmesine sebep olabilir.

Bağırsak-Beyin Ekseni Modülasyonu: Umut Veren Bir Yaklaşım

AN’nin ortak bir özelliği, anksiyete, depresyon, uyku bozukluğu, bağışıklık sistemi düzensizliği ile ilişkili olan kortizoldeki yükselmelerdir. Halihazırda devam etmekte olan klinik çalışma, anoreksiya nervozanın bu özelliklerini ele almak için hedeflenen probiyotik karışımın terapötik değerini değerlendirmekte. Çalışmanın sonuçları henüz açığa çıkmasa da ilk veriler gelecek için bir şeyler vadediyor. Bu özel probiyotik karışım (Lactobacillus casei W56, Lactococcus lactis W19, Lactobacillus acidophilus W22, Bifidobacterium lactis W52, Lactobacillus paracasei W20, Lactobacillus plantarum W62, Bifidobacterium lactis W51, Bifidobacterium bifidum W23, Lactobacillus salivarius W24) daha önce dalgın düşünceyi azaltarak depresif ruh halini iyileştirdiğini ve pozitif eğilimde olduğunu ortaya koymuştur. Bu kişisel olarak bildirilmiş gelişmeler, fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme(fMRI) ve beyin aktivitesindeki değişimlerle de doğrulanmıştır.

Son Düşünceler

Anoreksiya nervoza kaynağı kibir olan bir durum değildir. Kendini aç bırakmaktır. Bu; insanın sağlığı üzerinde şiddetli, uzun süreli ve sıklıkla çok kötü etkileri olan metabo-psikiyatrik bir bozukluktur. Çok faktörlü bir hastalık olduğunu farz edersek, tedavilerin çoklu sistemlere etki etmesi de mantıklıdır, hedeflenen probiyotik terapileri gelecek için bir şeyler vadeden bir yaklaşım haline getirir.

 

 

   Çevirmen: İlayda Yonca Utku

 

KAYNAK: Psychology Today

https://www.psychologytoday.com/intl/blog/mood-mind-and-microbes/202211/anorexia-nervosa-addressing-the-bugs-in-the-system

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content