AŞKIN PSİKOLOJİSİ ÜZERİNE BİLİMSEL BİR İNCELEME

İnsan hayatı somut ve soyut olmak üzere birçok karmaşık yapıdan oluşmaktadır. Bizler ise hayatın içerisinde merak duygusuyla bu karmaşık yapıları çözmenin peşine bilim ile düşeriz. Psikoloji, bu yolda büyük bir destekçi olmakla birlikte bize sağlam tabanlar oluşturmak adına el uzatır. Psikopol dergisi ailesinin bir parçası olarak bu ayki yazımda evrim ve psikolojinin yollarının kesişmesini sağlayan ve hem duygusal hem fiziksel göstergeleri olan aşkı konu alıyorum.

“Karmaşık bir duygu, düşünce ve davranışlar bütünü olan aşk, insanların toplumsal ilişkilerinin tamamlayıcı bir öğesidir.” Aşkı açıklamak üzere yazılmış bir makalede gördüğümüz bu tanıma göre aşk, insanın sahip olduğu duyguları deneyimlemesi ve bu duygular sonucunda davranışlar üretmesidir. Tarih boyunca insanın neyi neden yaptığını açıklama yolunda olan psikologlar ve düşünürler, aşkı tanımlama üzerine çeşitli fikirler ortaya atmışlardır. Her biri farklı toplumlarda veya zaman diliminde yaşamış olan bu kişiler, ortaya atılan fikirlerdeki çeşitliliğin sebebini yani çevrenin aşk tanımlarındaki etkisini de gözler önüne sermiştir. Örnek verecek olursak, Sigmund Freud için aşk, cinsellik ve ebeveyn ile ilişkilidir. Harry Harlow içinse maymunlarla yaptığı deneyinde de temellendirdiği gibi aşk, bağlılık üzerine ilişkili bir yapıdır. Tam tersi bir bakış açısı arayacak olursak Tennov burada bizi karşılar ve aşk geçici bir bağlılıktır düşüncesini savunur. Tennov için aşktan bahsederken bilişsel olguları devre dışı bırakırız. Bu bilgilerle insanın toplum içindeki yerinin de bir göstergesi olan aşk belirli ve yekpare tanımlarla çerçevelenemez. Peki nedir bu aşk? Neye benzer? Sanki sorularımızı duyar gibi psikolog John Lee-Aşk Stilleri Kuramını ortaya koymuş ve aşkı renklere benzetmiştir. Lee için aşk eros, ludus ve storge olmak üzere üç ana başlıkta sınıflandırılabilir. Renklere gelecek olursak eros tutkulu aşk anlamına gelir ve kırmızıyla ilişkilendirilir. Oyun gibi aşk olan ludus ise sarı renk ile özdeşleşmiştir. Son olarak storge yani arkadaşça aşk mavi renk ile bütünleşir. Oluşturduğu Aşk Stilleri Kuramı ile fayda yaratma çabası içerisinde olan Lee, bu sayede insanların tıpkı sevdikleri renkleri seçtikleri gibi ihtiyaç duydukları aşk çeşidini de seçebilecekleri bir ortam yaratmıştır. Tıpkı Lee gibi Maslow da Üçgen Aşk Kuramını ve Hinde ise Kişilerarası İlişki Modelini ortaya koymuşlar ve aşk kavramını sınıflandırılabilir bir hale büründürmüşlerdir.

Kafamı kurcalayan sorular cevaplarını bulmak için açık birer kapı buldular elbet bu kuramlar sayesinde ancak bahsetmeden duramayacağım bir konu daha var. Bu konu çoğu bireyin kendi yaşantısından da fark edebileceği “fayda” ile ilgilidir. İnsan hayatta birçok eylemi kendini tamamlayabilmek ve bu sayede yaşamını en sağlıklı hale getirebilmek için yapar. Bunu da evrimin bize sunduğu bilgilerle biyolojik olarak temellendiriyoruz. Mesela neden uyuruz diye soracak olursak evrim bize doğal seleksiyonda kendimizi düşmanlardan koruyabilme eğiliminin bir sonucu olduğu cevabını verir. Yani dönüp baktığımızda her olgunun ve eylemin insana veya canlıya kendi türüne olan faydasının olup olmadığı noktasına geliyoruz. Peki, aşk insana fayda sağlar mı? Aslında bu soru eğer cevap bulabilirse koca bir neden/nasıl mağarasında kullanabileceğimiz parıl parıl parlayan bir meşale görevi üstlenecek. Yazımın başında da bahsettiğim gibi bu macerada bize evrim yol arkadaşlığı yapacak. Aşk ile evrimi nasıl bir araya getirdik, psikolojinin bununla ilgisi nedir sorularına okuduğum makalelerden örneklerle cevap vereceğim. Sizi daha fazla heyecanlandırmadan buyurun yazımızın ikinci bölümüne geçelim.

PSİKOLOJİ VE EVRİM ARASINDA BİR YOL: AŞK

Yazımız boyunca aşk için çeşitli yakıştırmalar yapıldığından bahsettik. Şimdi ise işlevlerinden bahsetmenin vakti geldi.

Üreme bir eylemdir ve bu eylem bizim sorularımıza cevap bulmak adına bilgi serüvenleri arasındaki gelgitlerimizin sebebi olan aşk kavramının bir amacıdır. Duyguları bir kenara bırakacak olursak kısaca üreme eylemi aşkın bir yapı taşı olarak insanın ve türlerin çoğalmasını sağlama görevini üstlenir. Psikoloji ise bu davranışı temellendirme çabasındadır. Tabi ki bu çaba tek bir noktada biriktirilmez ve tüm incelikleriyle ele alınır.

Üreme eylemi kadın ve erkek için farklı psikolojik temellere dayanır. Bu bağlamda insanın hayatta kalma amacını sürdürebilmesini sağlayan faktörlerden üreme davranışının karşılığı, evrimsel psikolojide can bulur. Evrimsel psikoloji kadın için hayati devamlılığı, eşleştiği partnerinin ekonomik gücü ile onları besleyebilmesi ve dışarıdan gelen tehlikelere karşı ailesini koruyabilmesi kabiliyetiyle ölçer. Ayrıca kadın için üreme eylemi gebelik ve çocuğun anneye bağımlı olduğu dönemdeki bakımıyla süreç daha da değerli hale gelir. Çünkü kadın bu dönemde tekrar hamile kalamaz. Öte yandan erkek için bu durum geçerli değildir. Çünkü erkek saatte milyonlarca sperm üretebilir. Onun için eşleştiği partnerinin genç ve sağlıklı olması daha çok üreyebilmek için bir fırsattır. Bu durumda yapılan araştırmalar da gösterir ki fizyolojik sınırlar kadının üremesinde daha belirgin etkiler doğurur.

Eşleşme durumu da kendi içerisinde sınıflandırılabiliriz. Aşkın üreme amacı perspektifinden bakacak olursak bu sınıflandırma tek eşlilik ve çok eşliliktir. Evrimsel psikolojinin sunduğu bilgiler ışığında kadının üreme eylemindeki olanakları, erkeğin olanaklarından farklıdır. Haliyle davranışlar da bu duruma göre şekil alır. Örnek olarak, Buss ve Schmitt (1993) cinsel ilişkiyi arzulama oranını ölçmek üzere bir çalışma yapıyor. Bu çalışmanın sonucunda 1 aylık tanışma evresinde kadınların büyük bir çoğunluğu cinsel ilişkiyi arzulamazken, erkeklerin çoğunluğu bu süreç içerisinde cinselliği arzulamıştır.

BEN AŞIK MIYIM?
Bütün bu bilgilerin yanı sıra, hayatınız boyunca ilişkilerinizde siz kimdiniz ve nasıl bir rol üstlendiniz? Aslında yazımın bu kısmı öğrendiklerimizi pekiştirme niteliğinde olacak. Çünkü aşk hayattan bir unsurdur. Davranışlarımızı, hislerimizi hatta geleceğimizi belirleyen durumlardan birisidir. Psikoloji bu noktada olması gerekeni belirlemek için bizim var olan duygularımızı ve davranışlarımızı araştırmaktadır. Bu bölümde yaşantınızı gözden geçirmenizi ve romantik ilişkilerinizde nasıl bir insan olduğunuzu size yansıtmada yardımcı olabilecek bir ölçek bırakıyorum. Son olarak, hepinize sağlıklı aşk hayatı dilerim.

 Duyguları İfade Ölçeği (DİÖ)

  1 PUAN
(Hiç katılmıyorum)

2

PUAN (Katılmıyorum)

3 PUAN (Pek Katılmıyorum)

4

PUAN (Kararsızım)

5

PUAN (Biraz Katılıyorum)

6

PUAN (Katılıyorum)

7 PUAN (Kesinlikle Katılıyorum)
1.İnsanlara sık sık onları sevdiğimi söylerim.       
2.Öfkeli olduğum zaman genellikle insanlar bunu anlar.       
3.Sohbet esnasında genellikle arkadaşlarıma dokunurum.       
4.Çok gülerim.       
5. İnsanlar yüz ifademe bakarak ne hissettiğimi söyleyebilirler.       
6.İnsanlar benim için iyi şeyler yaptığında utandığımı hissederim ve minnettarlığımı ifade etmekte zorlanırım.       
7.Birilerinden gerçekten hoşlandığımda bunu bilirler.       
8.Yanlış bir şey yaptığımda özür dilerim.       
9.Televizyon seyretmek veya kitap okumak beni güldürebilir.       
10.Halka açık bir yerde birine öfkelendiğimde öfkelendiğimi diğeri anlar.       
11.Sık sık gözlerim yaşarıncaya ya da yanaklarım ağrıyıncaya kadar gülerim.       
12.Yalnızken geçmişten bir şeyler hatırlayarak kendi kendime gülebilirim.       
13.İşler istediğim gibi gitmediğinde memnuniyetsizliğimi her zaman ifade ederim.       
14.Gülüşüm yumuşak ve kontrollüdür.       
15.Birini sevdiğimi ona sarılarak ya da dokunarak gösteririm.       

15-30 Puan Arası: Duygular çokça bastırılır ve yakın ilişkilerde sıklıkla yanlış anlaşılmalar olması mümkündür. Duyguları ifade etme becerileri geliştirilmez ve duygu dilleri öğrenilmezse mutlu ve yakın ilişki kurmada başarılı olunamaz.

30-75 Puan Arası: Duygu yaşantılarının dengeli olduğu ortalama sınırdır. İyi bir aşık olma açısından şanslısınız ancak aşkın zıtların dinamik dengesini sağlamak olduğunu unutmayarak sevdiklerinize özen göstermeyi ihmal etmemeniz gerekir.

75-105 Puan Arası: Duygu denetiminin zayıf olduğu aralıktır. Kendinizi eğitmek, çocuksu yönlerinizi geliştirmek, olgun aşk, evlilik olgunluğu dersleri almak çok işinize yarar.

Aleyna Nur BAYRAK

Kaynaklar 

Prof Dr. Nevzat Tarhan, ‘Aşk Terapi’ kitabı, sayfa 198-199.

https://evrimagaci.org/askin-evriminin-psikolojik-temelleri-ask-neden-evrimlesti-400

Atak ve Taştan, 2012. “Romantik İlişkiler ve Aşk”, Current Approaches in Psychiatry, 4,520.

Gaulin, S. J. C., & McBurney, D. H. (2001). Psychology: An evolutionary approach. Prentice Hall/Pearson Education.

Kuzucu Y. (2011), “Duyguları İfade Etme Ölçeğinin Hazırlanması: Geçerlilik ve Güvenirlilik Çalışmaları”, Kastamonu Eğitim Dergisi, 19,3, ss.779-792.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content