BURÇ YORUMLARIMIZ NASIL OLUYOR DA BU KADAR DOĞRU ÇIKIYOR?

Nasıl oluyor da okuduğumuz burç yorumları şaşırtıcı derecede gerçek çıkabiliyor? Burç yorumcuları gerçekten kâhin mi yoksa biz mi yanılıyoruz? Burç yorumu okuduğunuz sırada iç çekip ne kadar da beni anlatıyor dediyseniz işte Barnum etkisiyle karşı karşıyasınız.

Barnum etkisi, bir diğer adıyla Forer etkisi, bireylerin, özellikle kendileri için hazırlanmış gibi görünen ama aslında büyük çoğunluktaki insanlara uyacak kadar genel ve belirsiz kişilik betimlemelerine yüksek puan verme eğilimlerini anlatan bir gözlemdir. Bu etki sadece burçlarda değil tarot, grafoloji (el yazısından karakter tahlili yapmaya çalışma), falcılık, aura okuma ve bazı kişilik testlerinde de görülmektedir. Etki, insanların “neredeyse her türlü sahte kişilik geri bildirimini kabul etme” genel eğilimini tanımlayan sözde kabul fenomeninin spesifik bir örneğidir. Örneğin, bir burç okurken, insanlar aktif olarak onun içeriği ve kişilik algıları arasında bir yazışma ararlar. Bu fenomen, sözde kişilik değerlendirme prosedürlerinden kaynaklandığı için insanlar kendileriyle ilgili kişilik geri bildirimini kabul ettiklerinde ortaya çıkar. Başka bir deyişle, insanlar kişisel doğrulama yanlışlığının kurbanı olurlar. Neredeyse herkes için geçerli olan genellemelerin özellikle kendileri için doğru olduğunu kabul ederler.

                            

   Bir zamanların “Gibi ol” akımı da  Barnum etkisine örnek sayılabilir. 

 

Yapılan Araştırmalar

Astrologların ve falcıların kullandıkları bu yöntem, psikolog Bertram R. Forer tarafından da 1940’lı yıllarında fark edilmiştir. O zamanlarda meşhur bir şovmen ve bir iş adamı Taylor Barnum’un “Herkese uyan bir şeylerimiz var!” mottosunun, astrolojinin arka planındaki sahtekarlıkla bir ilgisi olduğunu düşündü. 1948 yılında Forer bunu ortaya çıkarmak için insanlara bilimsel bir test yapmak istedi. Öğrencilerine her birinin sınavlardan aldıkları puanlara göre hazırladığı kişiselleştirilmiş bir kişilik analiz testi verdiğini söyledi. Onlardan bu analizin kendilerine ne oranda uyduğunu notlandırmalarını istedi. Oysaki her öğrenciye birbirinin aynısı analizler dağıtmıştı. Her bir analizde 13 madde bulunuyordu. Maddeler şu şekildeydi;

  1. Başkalarının sizi sevmesi ve takdir etmesi için büyük bir ihtiyacınız var.
  2. Kendini eleştirme eğilimin var.
  3. Avantajınıza çevirmediğiniz çok sayıda kullanılmamış kapasiteye sahipsiniz.
  4. Bazı kişilik zayıflıklarınız olsa da genellikle bunları telafi edebilirsiniz.
  5. Cinsel uyumunuz sizin için problemler yarattı.
  6. Disiplinli ve dışarıda kendi kendini kontrol eden, endişeli ve güvensiz olma eğilimindesin.
  7. Bazen doğru kararı mı verdiğiniz yoksa doğru olanı mı yaptığınız konusunda ciddi şüpheleriniz olur.
  8. Belli bir miktar değişimi ve çeşitliliği tercih ediyor, kısıtlamalar ve sınırlamalarla kuşatıldığında tatmin olmuyorsunuz.
  9. Bağımsız bir düşünür olarak kendinizle gurur duyarsınız ve tatmin edici kanıtlar olmadan başkalarının açıklamalarını kabul etmezsiniz.
  10. Kendinizi başkalarına ifşa etmekte fazla açık sözlü olmayı akılsızca buldunuz.
  11. Bazen dışa dönük, nazik, girişken, diğer zamanlarda içe dönük, temkinli, çekingen olursunuz.
  12. Beklentilerinizden bazıları oldukça gerçekçi olma eğilimindedir.
  13. Güvenlik, hayattaki en büyük hedeflerinizden biridir.

Phineas Taylor Barnum  

Daha sonra öğrencilerinden bu 13 maddenin kendilerine uyup uymadığını 0’dan 5’e kadar değerlendirmeleri istendi. 5, açıklamanın “mükemmel” bir değerlendirme olduğu ve öğrenciye kesin olarak uyduğu anlamına geliyordu. Sınıf ortalaması değerlendirmesi 4.26 idi. Oysaki bu soruların hepsi bir astroloji kitabından olduğu gibi alınmış, farklı burçlara ait olduğu iddia edilen cümlelerdi. Bu araştırmanın ortaya koyduğu, insanların neden bu etkiye inandıklarını açıklanmasını sağlayan 2 temel faktör ortaya çıkmıştır. Bu faktörlerin ilki sunulmuş olan maddelerin pozitif-negatif oranıdır. Pozitif maddeler negatif maddelerden fazla olmalıdır ama sayı olarak da çok dikkat çekmemeli, abartılmamalıdır. Diğeri ise deneklerin testi onlara yapan kişiye karşı dürüst olması ve öznel bir sonuç alacaklarından emin olacak kadar güvenmesidir. Etki, değerlendirme ifadeleri belirsiz olduğunda tutarlı bir şekilde bulunur. İnsanlar aldıkları ifadelere kendi anlamlarını okuyabilirler ve bu nedenle ifade onlar için “kişisel” hale gelir. En etkili ifadeler, “Bazen kendinizden çok emin olurken, diğer zamanlarda kendinize güvenmiyorsunuz” gibi “bazen” ifadesini içerir. Bu cümle hemen hemen herkes için geçerli olabilir ve böylece her kişi “kişisel” bir anlam okuyabilir. İfadeleri bu şekilde belirsiz tutmak, çoğaltma çalışmalarında Forer etkisinin gözlemlenmesini sağlar.

Sözünü ettiğimiz deneyler, modern zamanlarda da tekrar tekrar denenmiş ve her seferinde aynı sonuçlara ulaşılmıştır. Kasım 2012’de yayımlanan bir makalede öğrencilere Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri (MMPI) denen bir test uygulanmıştır. Sonrasında öğrencilere hem gerçek test sonuçları hem de sahte test sonuçları verilmiştir ve hangi sonucun kendilerine ait olduğunun tahmin edilmesi istenmiştir. Normalde beklenen, eğer ki bu kişilik testleri ve astroloji falları doğru olsa, en azından %80 gibi bir çoğunluğun doğru testi seçmesidir. Sonuç, tam tersidir: öğrencilerin %59’u, kendilerine verilen sahte test sonucunun kendilerine uyduğunu söylemiştir ve gerçek olanın ise uymadığını söylemişlerdir.

Barnum Etkisini Etkileyen Değişkenler

Araştırmalar, Forer etkisinin birçok kültürden ve yerden insanlarda gözlemlenmesi sonucunda evrensel olduğunu öne sürmüşlerdir.  2009’da psikolog Paul Rogers ve Janice Soule, Batılıların Barnum kişilik profillerini kabul etme eğilimlerini Çin halkının eğilimleriyle karşılaştıran bir çalışma yaptı. Ve her iki toplum içinde önemli bir fark bulamadılar. Daha sonraki çalışmalar da deneğin değerlendiricinin otoritesine inanma derecesinin daha yüksek doğruluk derecelendirmeleri verdiğini bulmuştur. Bunların dışında sorular ne kadar ayrıntılı olursa kişinin bunun sadece kendisiyle ilgili olduğunu düşünme olasılığı o kadar artmaktadır.

Günlük hayatımızda yer alan inancımızın aslında altında yatan psikolojik sebebi öğrenmiş olduk.

Yazan: Ecem Kozan

Kaynak: https://www.matematiksel.org/

https://www.bilgipedia.com.tr/

https://www.linkedin.com/in/ahmet-alper-y%C3%BCksel-259b10221/

https://www.tzv.org.tr/#/

https://evrimagaci.org/

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content