Bütünleştirici Bir Bakış: Şema Terapi

1950 doğumlu, Amerikalı psikolog Jeffrey Young şema terapiyle tanınır. Bilişsel terapinin babası olan Aaron Beck ile genç yaşta çalışmaya başlamıştır. Bu birliktelik Şema Terapinin gelişmeye başladığı ilk dönemlerinde adının neden “Şema Odaklı Bilişsel Terapiler” olduğunu açıklar niteliktedir. Bu kısmı biraz daha açarsak Şema Terapi, Bilişsel yaklaşımın alt alanlarından biri olarak görülmektedir. Süreç şu şekilde ilerlemiştir; Beck ile çalışan Young hem kendi psikoterapi sürecinde hem de uygulamalarında eksik bazı alanlar fark eder (özellikle kişilik bozuklukları kısmında). Yaklaşımını geliştirmek için bütünleştirici bir model oluşturmaya başlar. Gestalt ve Psikodinamik Ekollerden teknikler kullanır. Zamanla tüm bu entegrasyonun içinde Bilişsel Yaklaşımın yeri oldukça geriler. Bilişsel fonksiyonların ele alınma ağırlığı yerini daha çok duygusal fonksiyonlara bırakmıştır. Şema Terapinin adında ‘bilişsel’ kısmının bir süre daha tutulmasının bir diğer nedeni de geliştiği dönemde insanların bilişsel terapiye güven duymasıdır. (Yeniliğe adapte her zaman kolay olmuyor.

Peki şema nedir? Hepimiz gündelik hayatta kişilik özelliklerimizi biliriz, konuşuruz. Ben çok mükemmeliyetçiyim, hiç hayır diyemem, fedakarım, terk edilmelerde hassasım gibi örneklerle liste epey uzatılabilir. Şema terapinin farkı, bu yapıları ölçekler yardımıyla tespit edip bilimsel olarak ortaya koymasıyla başlar. Şemalar bireyin kendisiyle, diğerleriyle ve dünyayla ilgili inançlarını ortaya koymaktadır. Bir örnek üzerinden gidecek olursak kuşkuculuk şemanız varsa dünyaya karşı bakış açınızda ‘diğer insanlar art niyetlidir’ düşüncesi bulunabilir. Kuşku durumu, niyet okumaya çalışma hayatımızı devam ettirmemiz ve kendimizi korumamız için belli miktarda gereklidir. Şemalar hayatımızı oldukça kolaylaştırıp bizlere zaman kazandırırlar. Belli olaylar karşısında her seferinde yeniden düşünmek yerine hali hazırdaki şemalarımız devreye girerler fakat şemalar gereğinden fazla kullanılmaya başlandığında sorunlar ortaya çıkmaya başlayacaktır. Kuşkuculuğun gereğinden fazla olması ilişkiselliğe zarar verecektir. Bu da sosyal anksiyete başta olmak üzere birden çok psikopatolojiyi akla getirebilir. Kuşkuculuk hayatın her alanına yayıldığında; ilişkiselliğe kapanma, vücudun sürekli alarm halinde olması durumu bireye “burada bir sorun var, uzaklaş!” mesajını verir. (Şemalar sinir sistemimizin çok hassas olduğu noktalardır.) Tam da burada bahsedilmesi gereken bir başlık vardır. Kuşkuculuk şemasına sahip bir birey olduğumuzu ve 100 kişinin bulunduğu sosyal bir ortamda olduğumuzu düşünelim. Bu ortamda bana en kötü davranma ihtimali olan kişiye daha yüksek bir çekim hissederim çünkü bu tavır benim için tanıdıktır. İletişimin sonunda kötülüğe uğradığımda sosyal ortamlardan kaçan bir birey olarak “ben demiştim, sosyal ortamlar bana göre değil, sürekli kötülük görüyorum!” hissine kapılırız. Bu durumu ‘Şema Kimyası’ olarak adlandırıyoruz. Örneğimizde ele aldığımız şema kuşkuculuktu fakat şu ana kadar tanımlanmış olan 18 adet şema mevcuttur.

Bunlar:

-Duygusal Yoksunluk: Başlıca duygusal ihtiyaçlarınızın başkaları tarafından asla karşılanmayacağı inancı.

-Terk Edilme: Duygusal bağın kurulduğu herkesi kaybedeceğiniz beklentisi.

-Güvensizlik/ Kötüye Kullanma: Başkalarının bilerek sizden bir şekilde yararlanmaları beklentisi.

-Sosyal İzolasyon: Aidiyet duygusunda eksiklik hissi.

-Kusurluluk: İçsel olarak kusurlu olduğunuz ve diğerleri size yaklaşırsa bunu anlayacakları ve ilişkiden çekilecekleri inancı.

-Başarısızlık: Akranlarınızın yanı sıra performans gösteremediğiniz inancı.

-Bağımlılık: Günlük sorumluluklarınızı yetkin ve bağımsız olarak idare edemediğiniz inancı.

-Dayanıksızlık/ Zarar, Hastalığa Karşı Güvenlik Açığı: Her zaman büyük bir felaketle karşı karşıya olduğunuza dair inanç.

-Büyülenme: Başkalarıyla çok fazla duygusal ilişki içinde olduğunuz -genellikle ebeveynler ve romantik partnerler- bir düzen. Çok az kişisel kimlik ve iç yönünüzün olduğu, bir boşluk ve perişanlık hissine neden olabilir.

-Reddetme: Olumsuz sonuçlardan kaçınmak için kendinizi, kararlarınızı başkalarının kontrolüne sunmanız gerektiği inancı.

-Kendini feda etme: Başkalarına yardım etmek için ihtiyaçlarınızın aşırı fedakarlığı.

-Duyguları Bastırma: Duyguların herhangi bir şekilde ifade edilmesi, başkalarına zarar vereceği ya da kendine saygı, utanç, misilleme veya terk edilmeye neden olacağı için duyguları veya dürtüleri bastırmanız gerektiğine olan inanç.

-Yüksek Standartlar: Yaptığınız şeyin yeterince iyi olmadığı, her zaman daha fazla çaba sarf etmeniz gerektiği inancı.

-Haklılık: Başkalarına zarar verip vermediğine veya kendileri için makul gözüktüğüne bakılmaksızın, her istediğinizi yapabilmeniz veya her istediğinize sahip olmanız gerektiğine olan inanç.

-Yetersiz Özdenetim: Hedeflerinize ulaşmada herhangi bir sıkıntıya tahammül edememenin yanı sıra dürtülerinizin veya hislerinizin ifadesini kısıtlayamamak.

-Onay Arayışı: Onaya karşı aşırı hassasiyet.

-Karamsarlık: Olumlu yönleri asgariye indirirken yaşamın olumsuz yönlerine odaklanan yaygın bir şemadır. Olumsuz ayrıntılarla veya gelecekteki olası problemlerle çok ilgili olma, endişelenme.

-Cezalandırılma: İnsanların hata yaptıkları için sert bir şekilde cezalandırılmayı hak ettikleri inancı.

Kısa tarihçeden ve 18 şemadan sonra Şema Terapiye geçiş yapabiliriz. Şema terapi genelde çok belirgin olmayan fakat kronik şikayetler üzerinde kullanılır. Tekrar eden ilişki problemleri buna bir örnek oluşturabilir. Tekrar eden ilişki problemimizin üzerinde durmak bizi var olan şemamıza götürebilir. Bir danışan şema terapistin karşısına geldiğinde; terapist, kişinin anlattıklarından yola çıkarak onun ihtiyaç alanına dair bir formül oluşturur. Terapistin temel sorusu, “Danışan hayatın temel ruhsal ihtiyaçlarından hangisini hayattan alamıyor?” olur. Terapist duruma bir kalp doktoru gibi yaklaşarak hangi damarın tıkalı olduğunu anlamaya çalışır. Anlatılan olaylardan ve terapi sürecindeki iletişimden şemayı çıkarsayıp sonrasında o şemanın değişmesi için yöntemler kullanılmaya başlanır.

 

Yöntemlerden biri eksiklik hissedildiği zaman yaşanan emosyonlara dair yaşamsal çalışmalar yapmaktır. Şema Terapinin duygu çalışma yönteminin yanında işin bilişsel boyutunu çalışma ve pekiştirme yapmak adına ‘öğrenilenleri gerçek dünyaya uyarlama’ ödevlendirmeleri de mevcuttur. Duygusal, bilişsel ve davranışsal yöntemlerin yanında çok etkili olan diğer bir süreç de terapötik süreçtir. Bazı şemalar sadece terapi ilişkisi aracılığıyla bile kendiliğinden düzelme gösterir. Gerçek hayatta ortaya çıkan davranışlar ve söylemler seansta da ortaya çıkarlar çünkü gerçek hayatta içinde bulunduğumuz etkileşim terapi sırasında da söz konusudur. Uzman, düzelmesi gereken şemayı fark edince “Yeniden ebeveynlik” denen bir tekniği kullanır. Örnekle açıklayacak olursak; terapist, seans sırasında danışanın kendisiyle etkileşimi sonucu utanç tepkisi verdiğini gördü. Karşı tarafa bu durumu yaşamsal olay sırasında ‘benim açımdan bu durum senin tahmin ettiğin gibi anlaşılmadı’ cümlesiyle açıklar ve iletişimi sağlıklılaştırma yolunda bir adım atmış olur. Bazen de danışanda tam tersi bir tavırla karşılaşılabilir. İstediğini yapabileceğini düşünen -sınırsızlığa alışmış- bir danışanla karşı karşıya olduğumuzu düşünelim. Terapi sırasında izlenecek yolun başında -şefkati elden bırakmadan- terapistin kendinden yola çıkarak durumu ifade etmesi söz konusudur. Her terapiye 30 dakika geç gelen danışana; bunun benim üzerimdeki olumsuz etkileri bunlar, bu durumu kendi sosyal hayatında da gerçekleştirirsen şu sonuçları yaşayabilirsin uyarısı verilir. Şema terapide dinamik terapilerden farklı olarak terapist daha çok kendisi olmaktadır. Bunlar yapılırken danışana kazandırılmak istenen temel beceri; kişinin kendisini, verdiği tepkileri, duygularını altında yatan sebepleriyle beraber fark edebilmesini sağlamaktır. Kişi bu beceriyi kazandığında, kendisine karşı hızlı bir öz şefkat geliştiriyor. Bu durum da terapi yolculuğunda beklediğimiz gelişmelerin başında geliyor.

 

Kendi şemalarımızı içinde ölçekler de barındıran bir kitapla keşfetmek istersek, “Jeffrey E. Young- Janet S. Klosko, Hayatı Yeniden Keşfedin” güzel bir başlangıç olabilir.

 

Ayşe Ece Yazar

 

Kaynakça: “Deniz Çakmakkaya ile Terapi Odalarından Serisi 4- Alp Karaosmanoğlu/ Şema Terapi, 28 Şubat 2020, 0:42- 6:30”

Haşim Belten- Tanımlanan 18 Şema Nedir? / www.hasimbelten.com

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content