Patolojik Yalancılar Amaçsız Yalanlar Söyler mi?

Bazı insanların anlamayacağı şaşırtıcı sebepleri olabilir.

Yüzlerce kişiye hayatlarında hiç patolojik bir yalancıyla tanışıp tanışmadıklarını sordum. Büyük çoğunluğu tanıştığını söyledi. İnsanlar patolojik yalancılarla karşılaşmaları hakkında tartışırken devamlı ortaya çıkan temalardan biri, patolojik yalancıların hiç sebepsiz yalan söylüyor gibi görünmeleri. Yani, yalanları tamamen anlamsız görünüyor ve hiçbir amaca hizmet etmiyor. Bunun yanlış olabileceğine dair şüphelerim var.

 Patolojik Yalan Söyleme Vakaları

Meslektaşım Drew Curtis ve ben patolojik yalan söyleme üzerine çok yoğun bir şekilde çalıştık ve amaçsız yalan söylemenin tekrarlayan teması sadece kaydettiğimiz anekdot hesaplarında desteklemedi ayrıca bir asırdan daha önce elde edilmiş patolojik yalancıların tarihsel kayıtlarında da desteklendi. Psikiyatr William Healy 1900 ’lerin başına denk gelen patolojik yalan söyleme kayıtlarından birinde, genç bir hastası hakkında şunu yazdı ‘Adolf ile olan tüm tanışıklığımız boyunca hepimiz biliyorduk ki onun sözleri tam anlamıyla güvenilmezdi. Çok fazla kez, oldukça gereksiz hikayelerle arkadaşlarının üzerine çullandı, bu durum arkadaşlarının gözünde onu küçültmekten başka hiçbir bir şeye neden olmamıştır. Tekrar eden uydurmaları anlaşılabilir bir amaçtan yoksundu.’

Neredeyse 100 yıl sonra psikolog Cheryl Birch, genç kadın bir patolojik yalancı hakkında şunu söyledi. ‘Öncelikle, şu açık ki yalan söylemesi hiçbir zaman en yaygın dış güdülerden biri için başlatılmamıştı. Yalanları fedakâr, beyaz yalanlar değildi ve para, seks veya çevresinde daha yüksek bir statü için yalan söylemiyordu.’

Her iki durumda da açık öneri, patolojik yalan söylemenin tam anlamıyla mantıksız olduğuydu. Yalanlar anlamsız ve mantıksızdı. Patolojiktiler.

Meslektaşım Renee Beach ile yaptığım daha yakın tarihli bir çalışmada, 252 kişiye daha önce patolojik bir yalancı olduğunu düşündükleri biriyle tanışıp tanışmadıklarını sorduk. Yüzde 91’den fazlası evet, tanıştım, cevabını verdi.

Yalanlarının ne kadarının belirgin bir nedenle ya da güdüyle söylenmiş gibi durduğunu sorduğumuzdaysa, katılımcılarımız yüzde 49 bir oranla böyle olduğuna dair tahminde bulundu. Beraber ele alındığında patolojik yalancıların büyük ölçüde amaçsız görünen yalanlar söylediği konusunda makul bir fikir birliği var gibi görünüyor.

  Patolojik Yalancılar için Motivasyonlar

Bununla birlikte, bir yalan için mantıklı nedenler belirleyememenin; yalancının sahtekarlığı için hiçbir motivasyona sahip olmadığı anlamına gelmediğini düşünmek önemlidir. Durum şudur ki, dışarıdan bir gözlemcinin eylemler için hiçbir neden göremiyor olması nedenlerin olmadığı anlamına gelmiyor. Sonuç olarak, hayattaki temel motivasyonlarımızın çoğu dışarıdaki bir gözlemci tarafından fark edilemeyen durumlardır. Örneğin, psikiyatrist Charles Ford çarpık benlik saygısı ihtiyacının bazı insanları patolojik olarak yalan söylemeye itebileceğini iddia etti.

Ford’la aynı fikirdeyim. Patolojik yalancıların yalanları için amaçları olduğuna inanıyorum. Sonuçta, insanlar nadiren bir şeyi hiçbir sebep olmadan yaparlar. Kişi davranışlarının tetikleyicilerinin farkında olmasa bile bir tetikleyici olmak zorundadır. Hiçbir sonuç sebepsiz olmaz.

Bununla birlikte, patolojik yalancıların nedenleri muhtemelen çoğumuz için tanıdık değildir. Çoğumuz genellikle istediğimiz bir şeyi yalana başvurmadan elde edebiliriz. Patolojik yalancılar bizim de istediğimiz bağlantı, aşk ve değer duygusu gibi pek çok şeyi istiyor olabilir ama onlar bunu çözmenin dürüst bir yolunu bulamamışlardır.

  Dikkat

Pathological Lying adlı kitabımızda Curtis ve ben patolojik yalancıların sıklıkla dikkat çekmek için yalan söylediğini savunuyoruz. Pek çok insan dikkat çekmek ister ve bunu elde etmenin tamamen dürüst yolları vardır. Patolojik yalancılar istedikleri ilgi doğal olarak onların yollarına gelmiş gibi davranıp ve kendilerini böyle gösterirler.

İnsanlardan istedikleri ilgiyi almadıkları zaman aşırıya kaçabilirler. Provokatif davranışlara, tuhaf sunumlara, absürt maskaralıklara girişir hatta sadece insanların onlara dikkatini vermesi için kendilerini tehlikeye atarlar. Birçok patolojik yalancı, dikkat çekmeyi hedefleyen gerçek dışı şeyler söylüyor gibi duruyor.

Araştırmamızda bulduğumuz bazı ortak motifler, kendilerini dürüst olmayan bir şekilde kahramanlar ya da cesur kurbanlar olarak ortaya koyan insanlar. Kahramanca olan örneklerde, patolojik yalancıların kendilerini birden fazla düşman devlet tarafından yakalanan CIA ajanları, düşman ateşi altında rehineleri kurtaran Navy SEAL (ABD Donanması’nın özel kuvvetleri) veya cinayetleri çözen ve mafyayı alt eden kanunsuzlar olarak resmettiklerini buluyoruz. Kurban rollerinde, çeteler tarafından kaçırılma, polis tarafından kovalanma, hayati tehlikeye sahip olan hastalıklara yakalanmak ve hatta timsahlar ve köpekbalıkları tarafından saldırıya uğrama hakkında hikayeler uydururlar. Bütün bu örneklerde, patolojik yalancılar insanların onları fark etmesini, zorlayıcı bulmalarını ya da onları önemli gibi görmelerini istiyordu.

  Üçlü Teori ve Patolojik Yalan

Yani patolojik yalancıların yalanları gerçekten anlamsız yalanlar mı? Ben öyle olmadıklarını ileri sürüyorum. Üçlü Sahtekârlık Teorisine göre, insanlar yalan söyleyerek bir değer elde etmeyi beklediklerinde ve beklediklerinden daha aza mal olacağında ya da tolere edilebilir olduğunda yalan söylerler. Patolojik yalancılar, başkalarının görmediği yerde yalan söylemenin oldukça faydasını görebilirler. Ayrıca dürüst olmanın başkarına neye mal olduğunu göremeyebilirler.

Başka bir deyişle, patolojik yalancıların sebepleri vardır. Bunlar, sadece pek çoğumuzun akıl almaz bulacağı sebeplerdir.

https://www.psychologytoday.com/intl/blog/the-nature-deception/202209/do-pathological-liars-tell-pointless-lies

Çeviri: Rümeysa Kurt

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content