Bu hayatta isteyebileceğiniz her şeye sahip olma imkanınızın olduğu bir yer hayal edin. Hep hasretini çektiğiniz büyük bir aşk, yıllarca yoksun kaldığınız baba sevgisi, kaybettiğiniz duygu ve tutkularınız, geçmiş yıllarınız ve daha nicesi. Tüm bunlara sahip olabilirsiniz. Kulağa oldukça büyülü geliyor değil mi? Peki ya sahip olmak istediğiniz bu şeyler için nelerden vazgeçebilirsiniz?
Büyü Dükkanı hayatta istediğiniz, arzuladığınız, hayal ettiğiniz her şeyin varolduğu masalsı bir mekandır. Dünyanın dört bir yanından insanlar hayatta en çok istedikleri şeyleri almak için bu dükkanı ziyaret ederler. Fakat büyülü bir mekan da olsa almak istedikleri şey uğruna bir bedel ödemeleri gerekmektedir. Büyü Dükkanı’nın usta 
satıcısı gelen müşterilerin dertlerini dikkatle dinler ve onları dükandan alabilecekleri en iyi şeyle göndermek için bir pazarlık başlatır. Bu pazarlık esnasında da ödemeleri gereken bedel ortaya çıkar.
Kitabın içeriğine geçecek olursak, kitap yedi adet psikodrama öyküsünden oluşuyor. Yazar Yeşim Türköz kitabın “Başlarken” adlı bölümünde, kitaptaki öykülerin bir psikoterapi yaklaşımı olan psikodramanın, “Büyü Dükkanı” (Magic Shop) isimli tekniğinden esinlenerek kurgulandığını belirtiyor.
Peki psikodrama ve Büyü Dükkanı tekniği nedir? Kitaptaki kurgunun mantığını daha iyi özümseyebilmek için bu terimleri kısaca gözden geçirelim:
Psikodrama, bireyin üzüntü ve kaygıya kaynaklık eden problemini, bir grup karşısında, gerçek yaşamında olduğu biçimiyle, bir rol olarak oynayıp ortaya koymasıdır. Böylece bireye bunu yapma fırsatı verilerek; duygularını ve tepkilerini ortaya koyması ve sorunları hakkında bilinçlenmesini sağlaması bakımından etkili bir terapi yöntemidir. Bu teknikte öğrenci, evlat, baba, anne, müdür, bazen gerçek hayatta deneyimlenmeyen prens, kraliçe, peri gibi yeni roller alınarak rol repertuarı genişletilir. Kişinin rol repertuarı ne kadar genişler ve gelişirse roller için de yaratıcı davranışlar gelişir. Bu yeni cesur tutum kişinin kaygıdan uzaklaşarak cesaretle davranmasını sağlar.*
Kitapta Büyü Dükkanı tekniğinden şu cümlelerle bahsediliyor: “Tekniğin kullanıldığı psikodrama oturumlarında, Büyü Dükkanı olarak tanımlanan bir sahne hazırlanır. Burası alış verişlerin takas yoluyla yapıldığı, fantezide var olan bir yerdir. Sahnede, grubun yöneticisi ya da tecrübeli bir grup üyesi, dükkan sahibi olarak, gönüllü bir diğer üye de müşteri olarak rollerini alırlar. Tüm grubun izlediği oyunda, dükkan sahibi ile müşterisi arasında bir pazarlık başlar. Ustaca yapılan bir pazarlığn sonunda müşterinin, Büyü Dükkânı’ndan alabileceği en iyi şeyi alarak çıkması beklenir. Ancak bu, her zaman müşterinin en fazla istediği şey olmayabilir.. Oyundaki başarının sırrı, pazarlığın inceliklerinde gizlidir.” (Türköz, Y 2012, .ss 11-12)
Bu tekniklerden esinlenerek kurgulanmış yedi adet öykünün her birinde ayrı bir müşteri var ve her birinde ayrı pazarlıklar gerçekleşiyor. Müşteriler başta isteklerinden çok emin bir şekilde ve her bedeli ödeyebileceklerini iddia ederek gelseler bile pazarlık ilerledikçe aslında bunun bu kadar kolay olmadığını görüyoruz. Örneğin bir öyküde elli beş yaşında bir müşteri geçmişinin pişmanlık dolu olduğunu ve bu yüzden kaybettiği yıllarını geri istediğini söylüyor. Eğer bir şansı daha olursa aynı hataları tekrar yapmayacak. Usta satıcı ise buna karşılık yaşlı adamdan belleğini istiyor. Fakat belleği giderse yaşamda edindiği tüm anılar, tecrübeler, çıkarttığı dersler de ondan alınmış olacak.
Kitabı okudukça aslında çok fazla istediğimiz ve tüm odağımızı o şeyi elde etmeye çalışırken sahip olmamıza rağmen yok saydığımız ve kıymetini bilemediğimiz birçok şeyi farkediyor ve kendimizi sorguluyoruz: Ben olsaydım elde etmek istediklerim için acaba nelerden vazgeçebilirdim?
İsteklerimiz, arzularımız ve hayallerimizle ilgili derin sorgulamalar içeren bu kitapla beraber masalsı bir yolculuğa var mısınız?
Dilruba Soygüder
Kaynakça:
Türköz, Y. (2012). Büyü Dükkanı. Epsilon Yayınevi. İstanbul.