GEÇMİŞ, GEÇMİŞ MİDİR?

Travma; doğal afet, ihmal veya kaza gibi olaylara verilmiş olan duygusal ve güçlü bir tepkidir. Yaşamış olduğumuz travmatik olaylar, hayatımızı büyük ölçüde etkilemektedir. Travmanın kaynağını bildiğimizde ne gibi zorluklarla savaşacağımız tahmin edilebilir. Peki ya farkında olmadığımız travmalara sahipsek? Böyle bir durum mümkün müdür?

 

Yapılan araştırmalara göre travmalar nesiller arası aktarılabilmektedir. Terk edilme, savaş, ölüm, intihar gibi travmatik olaylar, sizden sonraki nesilden bir aile üyesini ziyaret edebilir. Travmaların kuşaklararası aktarımıyla ilgili araştırmalar ilk olarak soykırımdan kurtulan bireylerin çocuklarıyla başlamıştır. Soykırıma maruz kalmış olan ailelerin çocukları üzerinde yapılan araştırmalara göre çocuklarda, gerçek ile hayal arasındaki farkı ayırt edememe belirtisiyle hafızalarında ve kimliklerinde problem oluştuğu görülmüştür. Travmanın genetik aktarımı üzerine yapılan çalışmalardan bir diğeri ise fareler üzerinde yapılmıştır. Bu deneyde, ilk önce fareler kiraz çiçeği kokusuna maruz bırakılmıştır. Kiraz çiçeği kokusuna maruz bırakılan farelere elektroşok verilip daha sonrasında farelerin kiraz çiçeği kokusunu koklamamaları gerektiği şeklinde eğitilmişlerdir. Eğitim verilen farelerin sonraki nesilleri incelendiğinde, bu farelerin kiraz çiçeği kokusu aldıklarında stres seviyelerinin arttığı gözlemlenmiştir. Peki bilim insanları travmaların nesilden nesile aktarılması konusunu neye dayandırarak ele almıştır? Hadi inceleyelim.

Travma ve Epigenetik

    Genetik; genlerin yapısını, görevini ve aktarımını inceleyen biyolojik bilim dalıdır. Bizleri biz yapan çoğu şeyi genetik olarak ebeveynlerimizden alırız. Fiziksel özelliklerimizin anneye veya babaya benzemesi gibi örneklendirebiliriz. Peki bir olaya verdiğimiz korku, öfke, endişe gibi tepkilerin aile üyelerimizden birisinin mirası olduğunda bunu nasıl adlandırıyoruz? Epigenetik bu noktada devreye girmektedir. Epigenetik; DNA dizisindeki değişimlerle ifade edilemeyen, hücre bölünmesiyle başka hücrelere aktarılabilen, gen fonksiyonundaki değişimlere denir. Bu sayede ebeveynlerin çocuklarına travmalarını, yaşadıkları olayların etkilerini nasıl aktardığını anlayabiliyoruz. Yukarıda örnek vermiş olduğum farelerin kiraz çiçeği kokusuna duyarlılığı ve soykırıma maruz kalan bireylerin çocukları hakkında yapılan araştırmalar çevresel faktörlerin etkisi olarak gösterilebilir.

Epigenetik üzerinden yapılan araştırmalar genlerin, travmaları aktarabileceğini kanıtlamaktadır. Epigenetik değişimler kalıcı olsa da bu değişimleri kontrol altına alabilmek mümkün. Tedavi görmek, ilaç kullanmak, düşünce tarzını değiştirmek gibi yöntemlerle aktarılmış olan olumsuz deneyimler olumlu yöne dönüştürülebilir. Son olarak şaşırtıcı bir bilgiyi paylaşmak isterim. Araştırmalara göre gen ifadesini değiştirerek psikiyatrik hastalıkların tedavisinde yeni yöntemler geliştirilebilir veya hastalıklarda genetik yatkınlığı olan kişilere erken müdahale imkânı sağlanabilir. Bu araştırmalardan yola çıkarak genetik ve psikolojik hastalıklar için epigenetik şimdiden umut vadediyor demek mümkündür.

 

Sinem KAYNAR

Kaynakça

https://tr.wikipedia.org/wiki/Epigenetik

https://www.monapsikoloji.com

https://www.apa.org/

https://www.cemilcelik.com.tr

https://ytubiyogen.org/

https://ytubiyogen.org/epigenetik-genetigimdeki-travmalar-benim-kaderim-mi/

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content