Sevgi Dilleri ve Seven İnsan Ne Yapar/Yapmaz Düşünceleri

Herkes çıkarım yapmayı sever. İnsanların davranışlarına kendimizce yorumlar getiririz, hatta bu yorumlara dayanarak onları yargılarız; çıkarımlar yaparız. ‘’Aslında başından beri bencil biriydi, bencil olmasa bunu yapar mıydı?’’ ya da ‘’Bencil olsa benim için bunu asla yapmazdı.’’diyebiliriz. Peki insan davranışlarını anlamak, insan davranışları üzerinden böylesi yüzeysel çıkarımlar yapmak ne kadar doğrudur veyahut da bu kadarcık bilgiyle bu çıkarımlarımız ne kadar doğru olabilir?

Çok yaygın olarak romantik ilişkilerimizde de iletişimsizlik, belirsizlik veya iyileşmemiş travmalarımız dolayısıyla karşımızdaki insanın davranışlarıyla ilgili yorum yapma eğiliminde oluruz.  Çünkü yaşananların ‘neden’ kısmı bizi çok ilgilendirir ve bu sorunun cevabını kendimiz bulmaya çalışırız. ‘Acaba bunu neden yaptı?’ gibi sorular sorarak yaşananlara anlam vermeye çalışırız. Sanki bir bilim kurgu filminden fırlamış gibi karşımızdaki insanın zihnini okumaya başlarız. Bazen çevremizi de buna dahil ederiz. Hatta hikayeyi öyle bir anlatırız ki çevremiz de bizim gibi düşünmeye belki de bizden fazla tepki göstermeye; ilişki dinamiğine, tutum ve tavırlarımıza karışmaya başlar. Aslında paylaşırken amacımız, kendi fikirlerimize dair onay veya red cümleleri duyarak kendimize ve kararlarımıza daha çok güvenmektir. Tüm bunlar yanlış mıdır? Kar tanelerinin her bir ayrı deseni kadar çeşitli kişiliklerde bulunan ve birbirine aslında hiç benzemeyen, aynı şartlarda ayrı tepkiler veren insan denen mekanizma böyle genellemeleri aslında realize etmez. Ancak ortak davranışlardan ve tepkilerden çıkardığımız kanaatler ile bir nebze de olsa doğruya yaklaşmak mümkündür. Bu iletişimsizlik, belirsizlik veya iyileşmemiş travmaların içerisinde insanların birbirlerini anlama noktasında en çok sıkıntı yaşadıkları husus sevgilerini anlamalarıdır. Bu durum kişinin karşısındaki insanın sevgi ifade şeklini bilmemesi takdirinde ‘sevilmiyorum, değer görmüyorum’ yorumlarına neden olur. Hatta çevre de bu durumdan bir haber ise onlar da bu durum hakkında ‘sevilmiyor, seven insan ona başka şekilde davranır’ çıkarımlarında bulunur. Birincil sevgi ifadeleri, insandan insana farklılık gösterir. İşte tam olarak bu nokta da bahsettiğimiz şey sevgi dilidir (Beş Sevgi Dili-Gary Chapman).

Yukarıda geçen ‘sevgi dili’ tanımının içinde beş sevgi dili mevcuttur. Bu sevgi dilleri; onay sözleri, nitelikli beraberlik, armağan alma, hizmet davranışları ve fiziksel temastır. Bunlardan biri bizim için birincil olur. Eğer karşınızdaki bireyin sevgi diliyle sizin sevgi diliniz farklıysa sizi sevmediğini düşünebilirsiniz. Sanki konuşmayı hiç bilmeyen ve aynı zamanda duyamayan iki insan olarak zorlu bir şekilde ilişki devam ettirmeye çalışıyor olabilirsiniz. Kesin yargılarla ‘Bana beni sevdiğini çok fazla söylemiyor demek ki beni sevmiyor.’ diyebilirsiniz ama partnerinizin sevgi dili onay sözleri değilse bu yargı kırılır, kırılmalıdır da… Belki de size hediyeler almak hoşuna gidiyordur yani sevgi dili armağan almadır. Bir mağazanın önünden geçerken bir kıyafetin size yakışacağını düşünerek size o elbiseyi hediye almak onun için harika bir sevgi göstergesi olabilir. Sevgi diliniz farklı ise bu size ‘basit’ bir hediye gibi gelebilir hatta belki ona ‘İyi de benim istediğim hediye değil ki bunu anlamak zor olmamalı, beni sevdiğinden şüpheliyim.’ bile diyebilirsiniz. O ise bunu duyduğunda çok yüksek ihtimalle hayal kırıklığına uğrayacak ve ‘Senin için her şeyi yapıyorum sana bu hediyeyi alırken çok beğeneceğini düşünmüştüm. Asıl ben senin sevginden şüpheliyim. Beni sevsen böyle düşünmezdin.’ diyebilir. Ne yazık ki ikiniz de böyle düşünmekte çok haklısınız hatta sevgi dilleri bağlamında ikiniz de haksızsınız. Böyle düşünmekte haklısınız çünkü hiç okumadığınız bir kitap hakkında sizden yorum beklenilmesi gibi bir durumun içindesiniz. Aynı zamanda böyle düşünmekte haksızsınız çünkü kitabı hala okumadınız. Varlığından bile şu anda haberdar olmuş olabilirsiniz. Bu sizi suçlu yapmaz ama düşüncelerinizin bazılarında haksız yapar ve beraberinde üzüntü, öfke, hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz.

Bunun bir örneğini de sosyal medyada çok fazla görüyoruz. Çiftlerin ve eskiden çift olan insanların paylaştığı videolara şahit oluyoruz. Bazen bir videoda partnerlerden biri bizim sevgi dilimizin dışında davranıyor. Diyelim ki bu videoda bir kadın ne kadar çirkin hissettiğini ve uzun zamandır bakımsız olduğunu dile getiriyor. Erkek ise sessiz kalıp tersini düşündüğünü partnerine belli edecek bir şey söylemiyor. Bizler izleyiciler olarak sevgi dilimiz onay sözeliyse bunu hemen olumsuz yorumluyoruz ama olumsuz yorumlamamak imkansız gibi geliyor değil mi? İçimizden ‘’Ben olsam sevgilime öyle olmadığını söylerdim, öyle olsa da ne önemi var ki? Sevgi zaten böyledir, gözün bir şeyi görmez. Bu kişi sevgilisini hiç sevmiyor. Hemen ayrılmalı! Daha iyilerine layık.’’ diyoruz. Hatta bazen bunları içimizde tutmak yerine hiç tanımadığımız o insanların ufacık megabaytlık videolarına bu düşüncelerimizi yazıyoruz. Peki ya o kişinin sevgi dili onaylayıcı sözler değil de fiziksel temassa? Bu durumda bu sözleri belki de hiç umursamamış bile olabilir. Çünkü zaten ‘o benim ne düşündüğümü ona dokunmamdan, aramızdaki cinsel ilişkiden anlıyordur.’ diye düşünüyor olabilir.

Bazen yıllarca vakit geçirdiğimiz birini tam anlamıyla tanıyamadığımızı fark edebiliriz, peki bu insanları kısacık saniyelerde nasıl tanıyabiliriz? Hem de diğer bireye belki de dönüşü olmayacak tavsiyeler verecek kadar… Acımasız ve ön yargılı yorumlar yapmak, konuşmak çok kolay. Özellikle günümüzde… Ama bunu yaparken biraz da insanların ne hissedeceğini düşünmek gerekir. Belki sevilmediğine inandığımız taraf sevildiği düşüncesine çok güveniyor ve karşısındaki bireyle aralarında önemli bir bağ var. Sevmediğine inandığımız taraf ise belki de hiç böyle birini sevmedi ve değer vermedi. Bu iki bireyi şüpheye düşürmek, kırmak ve onların zorlukla baş edeceği güven sorunlarına neden olmak bizim hakkımız mı? Onlara bunu mu reva görüyoruz? Bunları yapmadan önce kendinize biraz zaman verip sonuçlarını kestirmeye çalışırsanız belki de o yorumu atmayacak veya olumsuz konuşmayacaksınız. Hatta sevgi dillerini öğrenmek, önyargılı düşünmemek, dengede mantık ve duygusallığa yaklaşmak kendi romantik ilişkilerimizi de olumlu etkileyecektir. Birinin bizi sevip sevmediğini daha kolay anlamamızı sağlayacaktır. Ortada bir sevgi varsa ama sevgi dillerimiz farklıysa bunu fark etmeyi ve ilişkiyi daha iyi hale getirmeye yarayacaktır. Şu çok doğrudur ki; günümüzde insanların en çok söylediği ama en az yaptığı şey empatidir.

İREM GÜL ÇETİN

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content