HAYATIN ANLAMI NEDİR?

İnsanlık var olduğundan bu yana hep bir şeyleri anlamlandırma çabası içerisine girmiştir ve bu çaba üzerine okuyup konuşmuştur fakat psikolojik destek ihtiyacının arttığı, tabiri caizse insanların özünden uzaklaştırıldığı ve otomatikleştirildiği bu son zamanlarda anlam kavramı üzerine konuşmak belki de her zamankinden daha anlamlı olacaktır. Peki nedir bu anlam kavramı? Bu soruya birçok psikolog, filozof farklı yanıtlar vermiştir. Aristo’ya göre hayatın anlamı iyi olmak, Platona göre daha çok öğrenmek, Doğan Cüceloğlu’na göre ise akışta olmaktır. Göründüğü üzere farklı düşünürler ve bilim insanları hayata farklı anlamlar yüklemiştir. Bu da demek oluyor ki hayatın tek bir anlamı yoktur her birey için hayatın anlamı kendine has, özneldir. Tam da bu yüzden her birimiz biriciğiz ve hayattan beklentilerimiz hayatta bir şeylere ilgimiz son derece farklılaşmakta ve özelleşmektedir. Şahsımca bu konuya en iyi geri bildirim ünlü psikiyatrist Victor Frankl tarafından yapılmıştır ve bende bu yazımı daha çok Victor Frankl’ın öğretileri ve düşünce dünyasında ilerletiyor olacağım. Dünyaca ünlü “İnsanın Anlam Arayışı” kitabı hayatın anlamı nedir, anlam olmak zorunda mıdır gibi sorulara en popüler ve açıklayıcı yanıt veren başyapıtlardandır detay isteyen veyahut ilgi duyanlara şiddetle tavsiye ederim. Yazar, dünya savaşı sonrası Nazi kampında esir iken gözlemlediği ve yaşamak zorunda bırakıldığı deneyimlerini, insanın en çaresiz zamanda bile anlama olan ihtiyacını okuyucuya yaşayarak aktarmıştır. Bunlar o kadar büyük acılardır ki örneğin dini, dili, ırkı, işi, ailesi, ismi gibi yaşamsal ayrıcalıkların zerre önemi olmadan numaralarıyla var olmuştur insanlar. Esirleri üzerlerinde hiçbir şey olmayacak şekilde soymuşlar, değerli her şeylerini almışlar ve insan oluşlarını hiçe sayarak işe yarayan insanları ayırıp çeşitli işkencelerle kendilerine hizmet ettirmişler, işlerine yaramayanları ise ölüme mahkûm etmişlerdir Frankl böyle bir ortamda bile var olabilen anlamdan bahsetmiştir aslında. Kitabın bir kısmında “bu kamplarda hayata anlam ile tutunan insanlar hayatta kaldı. Ama kendilerini aygıtların pençesinde aciz, zavallı varlıklar olarak gören kişilerin çoğu öldü, direnemedi, hayatını kaybetti (Frankl,2016)” olarak ifade etmiştir bir diğer ifadeyle “toplama kamplarında yoldaşlarımızdan bazılarının domuz gibi bazılarının aziz gibi davrandıklarına tanık olduk. İnsanın içinde iki potansiyel vardır ve hangisinin gerçekleşeceği koşullara değil kararlara bağlıdır. (Frankl,2016)” diyerek desteklemiştir. Her birimiz yaşamda acı çekmişizdir, çaresiz hissetmişizdir. Frankl “yaşamak acı çekmektir; yaşamı sürdürmek ise çekilen bu acıda anlam bulmaktır” demiştir. Yani şöyle ki yaşamı sürdürebilmek veyahut en kötü anımızda bile devam etme gayreti içerisine girebilmek o anımızda ki acıda bulduğumuz anlamla paraleldir. Diyelim ki çaresiz hissediyoruz bu hissiyattan ötürü acı çekiyoruz. Bu noktada Frankl çaresizliği anlam olmadan acı çekmek olarak tanımlar yani insanlar çektikleri acılarda anlam bulamazlarsa çaresizliğe düşerler der ama çektikleri acılarda anlam görebilirlerse o acıyı başarıya dönüştürebilirler olarak da öğretisine devam eder.

Hayatın anlamı nedir ve bu anlam duygusunu nasıl var edebiliriz sorusuna tekrardan gelecek olursak bu soruya mucizevi bir teknik veya davranış tavsiyesiyle cevap vermek imkânsızdır. İlk başta da ifade ettiğim gibi hayatın tek bir anlamı yoktur anlam kişiden kişiye, ortamdan ortama değişir. Her bireyin hayat yolculuğunda farklı ilgi alanları, probleme yüklediği farklı iyileştirme yöntemleri mevcuttur. Ortak olan şey devamlı bir anlam arayışında oluşumuz ve anlam yoluyla acımızdan başarılı ya da başarısız olarak çıkabiliyor oluşumuzdur. Yani anlama, başkalarının hayatlarına ve tavsiyelerine bakarak ulaşmak mümkün değildir fakat Victor Frankl’ın kurucusu olduğu Logoterpi ekolü ve bu ekol ile danışan kabul eden uzmanlardan destek alınabilir, ekol iyi ruh haline ulaşmanın nihai amacının kişinin hayatının anlamını bulmasında olduğu varsayımına dayanır.

Özetlemek gerekirse tecrübeyle sabit hayatın tek bir anlamı yoktur, her bireyin yolculuğu özeldir ve anlamsızlık duygusu bir hastalık değildir. İnsan olmanın gerekliliklerindendir. Nietzsche’nin sözü ile bitirmek isterim; “yaşamak için bir nedeni olan hemen her nasıla katlanabilir.” Yani hayat her birimize hiçbir zaman kusursuz, problemsiz davranmayacaktır. Mutlu olmak, gülmek, iyi duygu halinde olmak kadar çaresiz hissetmek, ümitsizliğe kapılmak da vardır önemli olan nokta ise biricikliğimize hizmet eden doğru anlamı yükleyebilmek, yükleyemediğimiz takdirde “insan var insanda ziyan olur, insan var insanda şifa olur” diyerek yolculuğunuza eşlik edecek bir uzmandan destek alabilecek farkındalıkta olmak olacaktır. Muhakkak ki iyi kötü bütün duyguların hayat başarımıza hizmet ediyor oluşunu görmek bizler için yaşamayı çok daha keyifli hale getirecektir. Bu keyfi tadabilenlerden olabilmek dileğiyle.

Betül Karaca


KAYNAKÇA:

Frankl, Victor Emil, (2018). İnsanın Anlam Arayışı. Selçuk Budak. İstanbul: Okyanus Yayınları.

Geçtan, Engin. Varoluş ve Psikiyatri. İstanbul: Metis Yayınları, 2021.

 BEKAROĞLU, E. (2019). Ölüm ve Hayatın Anlamı Üzerine Psikolojik Bir İnceleme: İvan İlyiç’in Ölümü. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 1(1), 33-37.

Geçtan, Engin (2016). İnsan Olmak. İstanbul: Metis.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content