KALITSAL AİLE GEÇMİŞİMİZE YOLCULUK: SENİNLE BAŞLAMADI

 

Biçimli ufak burnunuzu annenizden, bal rengi badem gözlerinizi babanızdan, uzun boyunuzu dayınızdan ve gür siyah saçlarınızı büyük annenizden almış olabilirsiniz. Peki ya otuz yaşınıza bastığınız andan itibaren baş gösteren uyku ve üşüme sorunlarınızı tam o yaşta uykuda donarak ölen büyük babanızın travmasından almış olabilir misiniz? Sebebini bir türlü açıklayamadığınız kaygı, korku, öfke gibi duyguların ve hayat kalitenizi olumsuz etkileyen sağlıksız durumların her zaman size ait olmadığını, bir başkasının travmalarından size miras kalmış olma ihtimalini hiç düşündünüz mü?

Mark Wolynn’in “Seninle Başlamadı” adlı kitabı tam da bu konuyla ilgili. Kitap, kalıtsal aile travmalarının bugün olduğumuz kişiyi nasıl etkilediğini, atalarımızın daha biz doğmadan yaşadığı acı verici deneyimlerinin bize nasıl aktarıldığını ve bu deneyimlerin kimlerde ne şekilde ortaya çıktığını bilimsel ve anlaşılır bir dille anlatıyor.

Kitabın içeriği hakkında detaylara geçmeden önce benim çok ilgimi çeken ve bu bilgiyi öğrendikten sonra kitapla ve yazarla daha rahat bağ kurabilmemizi sağlayan, kitabın yazılış hikayesinden kısaca bahsetmek istiyorum. Yazarımız Mark Wolynn, hayatının bir döneminde sebebi ve tedavisi bulunamayan bir göz rahatsızlığına yakalanıyor. Kısa bir süre içerisinde görme yetisini tamamen kaybetme ihtimaliyle yüz yüze gelen ve çaresini bir türlü bulamayan Wolynn, o dönemleri “Hayatım mahvolmuştu.”, “Yaşama isteğimi kaybetmiştim.”, “Çamura saplanmıştım.” cümleleriyle ifade ediyordu. Sorun tam olarak durumu ifade ettiği kelime ve cümlelerde yatıyordu. Daha sonra şifa arama yolculuğunda ailesine dönüp cevapları orada aramaya karar verdi. Kalıtsal aile travmaları hakkında araştırmalara bu şekilde başladı ve sonucunda hem kendi aradığı cevaplara ulaştı hem de epigenetik ve psikoloji bilmine katkı sağlayan bu yol gösterici kitabı hazırlamış oldu.

Bu bilgiden sonra kitabın içeriğine değinecek olursak, kitap 3 ana kısımdan oluşmakta:

  1. Kısım: Aile Travmaları

Bu kısımda yazar hücresel biyoloji, epigenetik kalıtım, bilinç dışı bellek gibi bilimsel kavramlarla atalarımızdan kalan travmaların üç kuşakta nasıl paylaşıldığını ve diğer bireylerde nasıl ortaya çıktığını açıklıyor. Aynı zamanda danışanlarından örnekler de veriyor. Bu sayede bilimsel bilgi ve pratiği aynı potada eriterek konuyu daha rahat anlamamıza yardımcı oluyor. Ayrıca bu kısım, tüm kitapta olduğu gibi ‘dil’ i önemle vurguluyor.

Vurgulanan ‘dil’ ifadesini biraz açmak gerekirse, bize miras kalan travmaların yaşattığı olumsuz duyguları tanımlama biçimimiz bizi asıl soruna, yani travmaya götüren önemli bir araç olduğunu söyleyebiliriz. Kitapta bu ifadeler ‘’çekirdek dil’’olarak adlandırılıyor. ‘’Çekirdek dil, ‘açıklanmamış’ anılarımızı ‘açıklamamıza’ yardım eder ve birleştirilememiş hatta hatırlanmayan olayları ve deneyimleri bir araya getirmemizi sağlar.’’ (Wolynn, 2016, s.73)

 

Örneğin kitapta kendini buharlaştırarak intihar etmek isteyen bir danışanın ‘’intihar, buharlaşmak, yanıp kül olmak’’ ifadelerinden oluşan çekirdek dili, aile öyküleri dinlendikten sonra o danışanın hissettiklerinin Yahudi soykırımından kaçarak kurtulan bir büyük anneye sahip olduğunu ve aslında hissetiklerinin büyük annesinin travmasından kaynaklandığı sonucuna götürüyor.

  1. Kısım: Çekirdek Dil Haritası:

Bu kısımda çekirdek tanımlama, çekirdek cümle ve çekirdek travma hakkında ayrıntılı açıklamalar bulunuyor. Aşama aşama “dil” vasıtasıyla çekirdek travmayı, yani sorunun asıl kaynağı olan kalıtsal travmayı bulma yolları anlatılıyor.

“Dil, deneyimlerimizi hikaye  biçiminde toparlayıp tutmamızı sağlar. Bir defa hikayeleştirdiğimizde, deneyimi ona bağlı olan kargaşayı yeniden yaşamadan tekrar değerlendirebiliriz.”  (Wolynn, 2016, s.72)

 

  1. Kısım: Yeniden Bağlanmaya Giden Yollar

‘’İnsan, bütünün bir parçasıdır. (…) [Ancak] Kendisini, düşüncelerini ve duygularını, diğerlerinden ayrı olarak deneyimler; bu, bilincin yarattığı bir çeşit optik yanılgıdır.’’(Albert Einstein, 12 Şubat 1950’de Robert S. Marcus’a yazdığı yazıdan.)

Yukarıdaki alıntı ile başlayan bu bölüm, çevremizdeki insanlardan olduğu kadar geçmişimizdeki insanlardan da ayrı olmadığımız düşüncesiyle beraber iyileşme adımlarını ele alıyor. Diğer iki bölümde de olduğu gibi içerisinde yazma alıştırmaları ve kendimize sormamız gereken, bizi iyileşmeye götürecek sorularla bilgilendirici ve farkındalık yaratan bir kitap olmasının yanı sıra ‘kendine yardım’  kitabı özelliği de taşımış oluyor.

Biyolojik olarak nasıl atalarımızdan bağımsız değilsek ve onların izlerini taşıyorsak, psikolojik ve davranışsal olarak da onlardan bağımsız değiliz. Mark Wolynn’in ‘’Seninle Başlamadı’’ kitabı bizlere bazen çözümleri ailemizle olan bağlarda, hatta belki de üç kuşak öncesinde aramamız gerektiğini hatırlatıyor. Okurken hem öğrendiğiniz bilgilerle hayretler içinde kalacak hem de kendi hayatınızda açıklayamadığınız duygu ve problemlerinizi kalıtsal aile travmalarında irdeleme fırsatını yakalamış olacaksınız.

‘’Geçmişimiz, keşfedilmeyi bekliyor. Sözcükler, dil, harita… Keşif yolculuğu yapmamız için ihtiyacımız olan her şey, tam şu anda içimizdedir.’’(Wolynn, 2016, s.75)

 

Dilruba SOYGÜDER

Kaynakça:

Wolynn, M, (2016). Seninle Başlamadı, İstanbul, Sola Unitas Yayınları

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content