Beynimizin sadece öğrenme ile değil, aynı zamanda unutma ile ilişkili olduğunu bilmek gerekir. İnsan yaşamını devam ettirebilmek adına anlık heyecan, sevinç, üzüntü gibi kendisine yaradılıştan eklenen özellikleri yaşayabilmek için unutmak zorundadır.
Unutmanın başta yaşa bağlı olmak üzere birçok nedeni var. Bunlar arasında depresyon, dikkat eksikliği, kaygı, açlık ve stresli yaşam önde gelmekte.
Günlük hayatta sürekli olarak yeni bilgilerle karşılaşırız ve istemli ya da istemsiz olarak bu veriler, beynimiz tarafından verinin türüne göre sınıflandırılarak depolanır. 1 hafta önce arkadaşımızın giydiği kazak,sabah ne yediğimiz… Bu bilgilerin hepsi duyu organlarımız tarafından algılanıyor ve beyniniz tarafından işleniyor ve belli bir süre boyunca hafızanızda yer ediniyor. Peki bu bilgilerin ne kadarını hatırlıyoruz? Veya neden sadece o bilgiler aklımızda kalıyor ?
Unutmadan bahsetmeden önce, hafızayla ilgili bilmeniz gereken önemli bir konuya değinmek istiyorum. Hafızanın iki türü vardır : kısa süreli hafıza ve uzun süreli hafıza. Kısa süreli hafızanın limitli bir kapasitesi vardır. Sadece 7 tane bilgi buraya kaydolabiliyor. İlginç değil mi ? Kısa süreli hafıza çok hassas bir yapıya sahiptir öyleki, en ufak bir dikkat dağınıklığında hemen bilgiler silinebiliyor.
Uzun Süreli Bellek ise bir bilgiyi en az birkaç gün ya da yıllarca muhafaza etme becerisidir. Görünüşte öğeleri yaklaşık 20-30 saniye depolayan işler bellekten veya kısa süreli bellekten yapısal ve işlevsel olarak ayrılır. Ancak uzun süreli bellek, kısa süreli bellekle yakından ilgilidir çünkü, kısa süreli bellekte depolanan öğeler tekrar ve anlamlı ilişkilendirme süreçleri yoluyla uzun süreli hale gelebilirler. Ilkolkul öğretmeninizin adı. neydi? Amerika ne zaman keşfedilmişti? Bunlar uzun süreli bellek ile ilişkili şeylerdir.
Unutma iki türe ayrılır. Ilki insan beyninin basitçe unuttuğu ve bilgiyle ilgili ipuçlarının tamamen silindiği, uzun süreli hafızanın devreye girdiği türdür. Bu durumda bilgi kullanım dışıdır. Örneğin ortaokul yıllarında okuduğunuz bir kitabın baş karakterinin ismi, hafızanızdan beyniniz tarafından gereksiz addedilerek temelli silinmiş olabilir. İşte bu gibi durumlarda olmayan bilgiye erişmek zaten söz konusu olmayacağı için, veri kullanım dışı sınıfına girer. Ikincisi bilgi beyne depolanır, ama ihtiyacınız olduğunda bu bilgiye erişemezsiniz. İleri bir tarihte hatırlamanızın mümkün olduğu bu bilgi, ulaşılamaz olarak sınıflandırılır ve kısa süreli hafızayla ilişkilendirilir. Adı dilimin ucunda, neydi şu kelime cümlelerini kurduğunuz zamanlarda, söz konusu olan, ulaşılamaz bilgidir haliyle.
Unutma ile ilgili çok önemli bir şey var ki o da hippokampus. Hippokampus, beynin hafıza ile ilişkili bir bölgesidir. Beynimizin temporal lobunda yer alır. Uzun dönemli hatıraların oluşturulması ve saklanmasında görevlidir. Ayrıca mekan tanıma ve yön tayininde de rolü vardır. Burda oluşan hasara bağlı olarak unutmaya dayalı hastalıklar ortaya çıkar.
Peki Neden Unutuyoruz?
Kısa süreli bellek ve uzun süreli belleğe göre unutkanlığın sebepleri farklıdır. Ilk olarak kısa süreli bellektekinden bahsetmek istiyorum.
Basit bir örnekle bunu daha rahat anlayabilirsiniz: Sahilde kuma yazı yazdığınızı hayal edin. Dalgalar kıyıya vurdukça yazdığınız yazının şekli bozulacak ve bir süre sonra da yazı tamamen silinecektir. Bu benzetmede kum, beyin hücrelerinizin hatıraları oluşturan bir ağını temsil ederken; dalgalar, zamanın geçişini sembolize eder.
– Geriye Dönük (Retroactive) Müdahale: Yeni deneyim ya da bilgilerin, eski bilginin unutulmasına yol açmasıdır. Mesela yeni bir işe başladınız,iş arkadaşlarınızın isimlerini öğrendiniz. Daha sonra önceki işinizden biriyle karşılaştığınızda ona şuanki iş arkadaşınız adıyla seslenmeniz gibi…
– İleriye Yönelik (Proactive) Müdahale: Eskiden öğrenilen bir bilginin, yenisinin öğrenilmesine engel olması ya da yeniyle ilgili detayların öğrenimini büyük ölçüde zorlaştırmasıdır. Mesela Almanca öğrenmeye çalışıyorsanız ancak daha önce İngilizce öğrendiyseniz, kendinizi sık sık İtalyanca kelimeler yerine İspanyolca kelimeleri hatırlarken bulabilirsiniz.
Şimdi de uzun süreli belleğe bağlı unutmalara gelelim.
Geri Alamama (Retrieval Failure): Depolanan bilgiyi tekrar bilincinize ulaştırmada, doğru geri alma ipuçları ve tetikleyicilerinin eksikliği sebebiyle zorluk yaşamanız, uzun süreli hafızadan unutma sonucu gerçekleşir. Büyük tartışmalara yol açan Bozulma (Decay) Teorisine göre her yeni bilgi oluşturulduğunda, beyninizde hatıra iz (trace) olarak şekillenir.
Kısa süreli hafıza başlığı altındaki bozulmayla büyük ölçüde benzerlik göstermesine karşın bu teori, kısa süreli hafızanın limitli zamanı ve sürecini temel gerekçe göstererek aslında uzun süreli hafızada gerçekleşen unutmaların da arada depolanan diğer bilgilerden bağımsız olarak, sadece ve sadece geçen zaman sebebiyle bozulamaya uğradığını ve silindiğini öne sürer.
Bunu ispatlama çabası, materyalin sunulması ve tekrar çağrılması arasında başka herhangi bir bilgi akışının olmadığı bir boşluk yaratmak imkânsız olduğu için, beyhude olacaktır. Tersine kanıt gösterilebilecek pek çok deney de kaynaklarda yer almaktayken, yine de önemli kabul edilen bir teori olarak bozulma, halen psikoloji literatüründe hem uzun süreli hem kısa süreli hafıza başlıkları altında inceleniyor.
Yazan: İrem Yağcı
Kaynak : akademik.adu.edu.tr
Thoughtco.com
Ceostudent.com
www.verywellmind.com