COVID-19 salgınının dünya genelinde yayılmasıyla belirsizlik ve kargaşa sürecinin ortasındayız. Bu süre zarfında sık sık COVID-19 belirtilerine odaklansak da, bu kriz ve travma sürecinin birçok insanda ruh sağlığı ile ilgili sorunlara da neden olabileceğini fark etmek önemlidir. Pandeminin ruh sağlığı açısından sonuçları nelerdir ve olaylar kontrolümüzün dışında gerçekleşmeye başladığında bu durumun üstesinden nasıl gelebiliriz?
İlk olarak, pandeminin bir kriz olarak kabul edildiğini ve buna bağlı olarak travmatize olabileceğini kabul etmek önemlidir. Hem doğrudan maruz kalanlarda (örneğin hasta olanlar, sevdikleri hasta olanlar, işlerini kaybedenler vb.) hem de salgının sonuçlarına dolaylı olarak maruz kalanlarda (örneğin topluluklarının kaos haline tanık olanlar), yaygın olan bir sağlık krizinin kargaşası travmatik olabilir. Daha iyi açıklamak gerekirse, psikolojik bir travma ortaya çıkaran bir durum, ‘’bireyin veya toplumun dünyası hakkında, beklentilerini ve benzer fikirlerini ihlal edip bu fikir ve beklentileri aşırı karışıklık ve belirsizlik durumuna sokar’’ (Aydin, 2017). Bu tanım, bir pandemi krizinin sonuçlarını da açıklamaktadır.
Travmatik olaylar; çevremizde olanları algılama yetimize zarar verip üzüntü, keder, ıstırap, panik, karışıklık, umutsuzluk, kaygı, depresyon gibi bir dizi zorluğa neden olabilir (Aydin,2017). Judith Herman’ın (1992), travma sonrası iyileşme hakkında söylediği gibi; ‘’Travmatik olaylar nadiren meydana geldikleri için değil, olduklarında insanın yaşama uyum sağlamasını engelledikleri için olağandışıdır”. Bir travma deneyim edildiğinde sinir sistemi, beklenmedik ve istenmeyen zorluklara yol açabilecek bu deneyimi işlemeye çalışırken zorlanabilir.
Bireyler travmayı sadece kendi başlarına deneyimlemeyebilir, tüm insan ve toplum grupları toplu olarak travmatik olaylar yüzünden sıkıntı çekebilirler. Travma tüm toplumları veya insan gruplarını olumsuz etkileyen bir düzeye ulaştığında, buna “kolektif travma” denir. Savaş, kitle şiddeti, soykırım ve pandemiler kolektif travmaya neden olan durumlardır (Aydin,2017).
COVID-19’un toplumumuzu nasıl etkileyebileceğini düşünürken sadece tıbbi olarak nasıl etkileyeceğini değil, aynı zamanda salgını toplumsal ruh sağlığı açısından sonuçlarının neler olabileceğini dikkate almamız önemlidir. Kolektif travmaya yol açabilecek kriterlere uyan pandemiler gibi COVID-19 salgınının sonucunda da, ruh sağlığı ile ilgili şikayetlerde artış görülebileceği unutulmamalıdır. Grip ve Ebola virüsü ile ilgili önceden yapılan salgın araştırmaları, salgınların genel nüfusun ruh sağlığını nasıl etkileyebileceği hakkında bizlere fikir vermiştir.. Araştırmanın sonuçları salgınlar sonrası insanlarda üzüntü, travmatik stres ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu (özellikle tıp uzmanları veya salgından doğrudan etkilenenler için), depresyon, çaresizlik hissi, kaygı, panik ve keder durumlarının yükseldiğini işaret ediyor (Douglas ve diğerleri, 2009; Kamara ve diğerleri,2017).
COVID-19 salgınının bireysel ve kolektif travmaya yol açabileceğini ve ruh sağlığını olumsuz etkileyebileceğini fark ederek, bu süre boyunca kendimizi ve diğer insanları desteklememiz önemlidir. Nasıl ki kişi tıbbi sağlığını koruyup ihtiyaçlarını karşılıyorsa, ruh sağlığı ihtiyaçlarına da cevap vermek için bir plana sahip olması önemlidir.
COVID-19 salgını sırasında ruh sağlınıza dikkat etmeniz için birkaç ipucu şunlar olabilir:
Çeviren: Zeynep Tuna Bozkır
Kaynak: Psychology Today