RÜYALAR VE PSİKOLOJİK ANALİZİ

Rüyaların yüzyıllardır çözülemeyen sırrı birçok bilim adamının ve psikoloğun ilgisini çekmiştir. Rüyaların anlamı, yorumlamaları da her daim insanların merakını cezbetmiştir. Henüz milattan önce 5000’de Babiller rüyalarını kil tabletler üzerine kaydettiler ve bu rüyaları yorumladılar. Mısırlılar rüya tanrısı Serapis şerefine tapınaklar inşa etti. İncil’de 70’ten fazla pasajda rüyalardan uzun uzadıya söz edildi. Ayrıca psikologlar da bu ilgi çekici konuyu incelediler.

Rüyaları tanımlayacak olursak bilinçdışı istek ve arzuların deşarj edildiği şifrelerle donatılmış mesajlar içeren fizyolojik bir döngüdür. İnsanlar ortalama 8 saatlik süren uykularında her 2 saatte bir 15-20 dakika süren rüyalı bir dönem yaşarlar.  Böylece her insan gecede 3-4 kez rüya görürler. Rüya gören bir kişiyi rüya esnasındaki göz hareketlerinden fark edebilirsiniz. Göz küresinin bu şekilde hızlıca olan hareket ettiği dönem REM dönemi olarak adlandırılır. Eğer bir kişi REM uyku döneminde uyandırılırsa rüyasını tam olarak hatırlar. Rüya görmek yani uykunun REM dönemlerinin yaşanması fizyolojik bir ihtiyaçtır. Örneğin gece REM uykusu engellenen bir bireyin ertesi gün REM dönemlerinin 2 kat uzadığını saptanmıştır. Yani aslında bizim için ne kadar önemli olduğunu buradan da anlayabiliriz.

Rüyaları kısaca özetleyip uyku durumumuzdaki dönemine de baktıktan sonra şimdi de psikolojik olarak yorumu ve Freud’un bu konudaki düşüncelerinden biraz bahsedelim.

Psikodinamik yaklaşıma göre rüyalar bilinçaltındaki dürtülerin üstü örtülü bir biçimde özel simge ve imajlarla olma yoludur. Rüyalar bunaltı ve sıkıntı yaşayan bastırılmış enerjinin boşaltılmasını sağlayan bir mekanizmadır. Bunu şöyle de ifade edebiliriz bastırılmış dürtüler rüyada açıkça ifade edilemez. Bunun sebebi ise ego ve superego dediğimiz kavramlar tarafından kabul edilemez bulunup sansürlenme ihtiyacı duymamızdır. Bu sebeple de aslında rüyada önemli olan görüntü değil duygu ve hislerin açıklanmasıdır çünkü görüntü her zaman aldatıcı olabilir

 Örneğin eşiyle birtakım sorunlar yaşayan bir kadın rüyasında erkek vücudunda bir kız arkadaşıyla kavga ettiğini görebilir. Burada eşe yönelik öfke daha büyük bir sıkıntı yaratacağından daha zararsız kız arkadaşı görmek olacaktır.

Rüyalar psikolojiye ve terapiye Freud ile girdi. Hastalar Freud ile konuşurken sözü sürekli rüyalarına getiriyorlar. Freud onları alıp başka konulara götürmeye çalışıyor fakat onlar ısrarla konuyu rüyalarına getiriyorlar ve Freud böylece rüyaların çok önemli olduğunu keşfetmeye başlıyor. Danışanları rüyalarını anlattığında onlara eşlik ediyor. Onlarla yolculuğa çıkıyor. Rüyada görülen nesneleri, figürleri, kişileri analiz ediyorlar. Freud rüyaların önemini gördüğünde kendi rüyalarını da yorumlamaya başlıyor. Özellikle babasının vefatının ardından kendi psikanalizini yaptığı yıllarda bilinçaltını görme noktasında elindeki en önemli yöntem rüyalar. Freud ısrarla ve azimle kendi rüyalarını yorumlar ve bu süreçleri ‘’Rüyaların Yorumu’’ kitabında anlatır.Bu kitap rüyaların uyanık yaşamla ilişkisini, nelerin rüya malzemeleri haline dönüştüğünü ve bunların kaynaklarının neler olduğunu, neden rüyalarımızı unuttuğumuzu, rüyaların psikolojimiz  üzerindeki etkilerini, rüyalarla akıl hastalıkları arasındaki ilişkileri ele alır. Kitaptan birkaç alıntıya yer verelim:

“Gece gördüklerimiz gündüz ihmal ettiklerimizin zavallı kalıntılarından ibarettir. Rüyalar çoğunlukla küçümsediğimiz bir şeyin intikamı, terk ettiğimiz bir şeyin intizarı gibidir.”

“Rüya görme yetisi elinden alınan bir insan, zaman içinde delirebilir. Çünkü beyni, henüz tam oluşmamış, tam düşünülmemiş bir düşünceler yığınıyla dolacak ve belleğinde tamamlanmış olarak kalan düşünceler de bu yığının altında kalıp boğulacaktır.”

Freud’un rüyalar hakkında söylediği sözler:

  • Rüyalar bilinçaltına giden kral yoludur.
  • Her insan gördüğü rüyanın tabiridir.
  • Rüya, rüya gören kişinin ruhsal bir eylemde bulunmasıdır.
  • Gözlemlerime göre her rüya direkt olarak sahibiyle ilgilidir yani bencilcedir. Ne zaman rüyamda başka bir insanı görsem, kendi egomun özdeşim yoluyla bu diğer kişinin arkasına gizlendiğini rahatlıkla varsayabilirim.
  • Ölümün düşlerdeki en yaygın sembolü yolculuğa çıkmaktır.

 Freud rüyaları analiz derken şununla karşılaşıyor. Bilinçaltının bildiğimiz yönleri olduğu gibi bilmediğimiz yönleri de var. Biz bilinçaltımızı gün içerisinde bilincimizle kontrol etmek zorunda kalıyoruz. Akşam uyuduğumuzda ise bilincimiz devre dışı kalır bilinçaltı serbest kalır. Peki bu neden böyle olur?  Biz günlük hayatta bastırdığımız şeyleri gece rüyada olacak şekilde görüyor olsaydık uyanabilirdik bu bizi rahatsız edebilirdi rüyaları kılık değiştirerek farklı semboller ile gördüğümüzde bu bizi çok fazla rahatsız etmiyor. Bu da uykuların devamına hizmet ediyor.

RÜYA GÖRMEK NE İŞE YARAR?

Nasıl gün boyunca bedeniniz yoruluyorsa ve biz uyuyarak bir nevi arınıyorsak aslına rüyalar da bilinçaltının arınma mekanizmasıdır.

Rüyalar birçok korku ve felaketin getireceği zarara karşı kişinin egosunun hazırlanmasını da sağlar. Birini kaybetmekten çok korkan bir kişi sık sık rüyasında yakınından birinin ölüğünü görüyorsa egosunu büyük bir kayba hazırlamaktadır. Tuttuğu bir takımın kümeye düştüğünü görmek şampiyon olamama sıkıntısını hafifletmeye yönelik bir savunma mekanizmasıdır.

Rüyalar birçok psikolojik sorunun bir iletim yoludur. Psikiyatr, psikolojide rüya yorumu özel bilgi gerektiren önemli bir konudur. Psikolojik rahatsızlıkların saptanmasında ve psikiyatrik hastalıkların tedavisinde psikiyatristlere ve psikoterapistlere önemli yol gösterir. Bu psikolojik yorumlanmalar ise psikoterapi esnasında büyük ipuçları elde edecektir.

Deniz Başcılar


KAYNAKÇA

Laura K. Psikoloji Palme yayınevi

Uluhan E. Filiz (2017.) Rüyalar ve Rüyaların Psikolojik Analizi Bilinçaltının Gücü Joseph Murphy Diyojen Yayınevi

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content