Suçluluk Duygusu

Suçluluk, tarih boyunca din adamları, filozoflar, düşünürler, psikolog ve psikiyatristler tarafından araştırılmış, hep merak konusu olmuştur. Suçluluk duygularında günah kavramı, ödipal fanteziler ve diğer tabuların rolü tartışılmıştır. Bazıları suçluluğu insan yaşantısının gerçekçi ve işe yarar bir parçası olarak görürken, bazı otörler sahip olunmamasının daha iyi olduğunu ve işe yaramaz bir duygu olduğunu savunurlar.

Peki ‘suçluluk’ nedir ?

Suçluluk bir insanın benimsediği kurallara aykırı bir hareket yaptığına inanmasından dolayı ortaya çıkan bir ruh halidir. Pişmanlığa benzeyen bu duygu tamamen öznel bir duygudur. Suçluluk duygusu, kişinin gerçekliği yorumlamasına bağlıdır. Suçluluk duygusu ahlak ve dinle ilintili bir duygudur.

Şimdi de ‘suçluluk duygusu’na gelelim…

Suçluluk duygusu ise,çocukluktan başlayarak, sosyal gelişimimiz esnasında öğrendiğimiz, duygusal bir uyarı sistemidir. Amacı, yanlış bir şey yaptığımızda bize bildirmek, davranışlarımızın sonuçları hakkında fikir edinmemize yardımcı olmak ve bu sonuçların kendimizi veya başkalarını nasıl etkilediğini bize göstermektir. Bazı hallerde zararlı ve sağlıksızdır.

Suçluluk duygusu aşırı katı ve yargılayıcı bir süper egonun hakim olduğu kişilik yapılarında ve kendine karşı aşırı eleştirel psikolojik zeminde öne çıkar ve ağır bir sıkıntı yaratır. Vicdani ve ahlaki açıdan kendine karşı aşırı sert ve yargılayıcı tutumlar sergileyen bu tür kişilik yapılarında şahıs kendine karşı son derece katı ve aşırı acımasızdır. Ağır depresyon olgunlarında diğer depresyon bulguları yanı sıra, yoğun suçluluk duygusu gözlenir. Kişi  oldukça alıngandır,aşırı düşünceli ,karamsar ,umutsuz ve takıntılı özellikleri vardır…

Bireyin kendini suçlaması hayatında başkalarına karşı yanlışlar yaptığını düşünmesi ve bu durumdan da kendini affedememesinden köken almaktadır.Kişinin kendine karşı sert ve esneklikten uzak tutumu söz konusudur ve kendini affedemeyen başkası değil yine kendisidir..Burada önemli olan, bireyin yanlış yaptığına dair inancıdır.Yanlışın bireyin kendisine veya başkalarına olumsuz etkilerinin olup olmadığı gerçeği veya başkalarının kişiyi gerçekten bizzat suçlamaları esas konu değildir..Onların kendisine cidden kırılmış , ya da incinmiş olduğunu ve ötekilerinin hayatlarını mahvettiğini düşünür ve zarar verdiğine içtenlikle inanır ve sonuç da kendini berbat hisseder.

Üzerimizde sadece kötü bir etkisi olduğunu düşünüyorsanız, yanıldınız !  

Günlük hayatımızda oynadığı önemli rolü göz ardı ettiğimiz için suçluluk genellikle küçük patlamalar ile sinyallerini verir. Bu nedenle suçluluk hakkında aşağıdaki gerçekleri öğrenmek sürpriz olabilir.

 

  • Suçluluk ilişkilerimizi korur. Suçluluk öncelikle kişilerarası bağlamlarda oluşur ve başkalarıyla iyi ilişkiler sürdürmeye yardımcı olduğundan bir “pro-sosyal” duygu olarak kabul edilir. Özünde suçluluk, sen uygun eylemi alana kadar kafanda devamlı yanıp sönen sinyal gibidir (Bugün Anneler Günü: Annemi aramayı unutmamalıyım!).
  • Haftada 5 saat suçluluk duygusunu deneyimleriz. Bir çalışmada hafif ya da orta derecede geçirilen tüm suçluluk zamanları birbirine eklendiğinde zamanın önemli bir parçasını oluşturduğu bulundu. Suçluluk duygusu küçük dozlarda yararlı olduğu için önemlidir.
  • Çözülmemiş suçluluk kafanızda alarmı kapatılmamış çalar saat gibidir. Eğer başınızda bir türlü kapatılmayan alarm var ise dikkatiniz sürekli zarar verici suçluluk duygusu patlamalarında olduğu için başka şeylere konsantre olmanız zorlaşacaktır. Çözülmemiş suçluluk duygusunun zararlı etkisi olabilir.
  • Suçluluk duyguları düzgün düşünebilmeyi zorlaştırır. Suçluluk duyguları iş, okul ya da genel hayat talepleri ile yarışırsa suçluluk genellikle kazanır. Çalışmalar aktif olarak suçlu hissedildiğinde konsantrasyon, yaratıcılık ve verimliliğin anlamlı ölçüde düştüğünü göstermiştir.
  • Suçluluk duygusu hayatın tadını çıkarmada bizi isteksiz hale getirir. Hatta hafif suçluluk duygusu da yaşam sevincini kucaklamada tereddüt ettirir. Örneğin doğum gününü kutlamamayı seçtirebilir.
  • Suçluluk kendini cezalandırmanı sağlayabilir. Öğrencilerle yapılan bir çalışmada, piyango biletinden mahrum kalan (1-2 dolar değerinde) öğrencilere karşı suçluluk duyan diğer öğrencilerin kendilerine elektrik şoku vermede istekli oldukları görülmüştür. Ancak her suçlu hissettiğimizde kendimizi cezalandırmayız.
  • Suçluluk acı verdiğin kişiden kaçınmanı sağlar. Bu eğilim ayrıca ilgili kişileri ya da mekânları uzak tutmayı da sağlar (Örneğin: “Ayrılık konuşmasını yaptığımız restorana bir daha gitmem”).
  • Suçluluk, suçlu hissettirdiği gibi dargın da hissettirir. Diğer kişileri manipüle etmek ya da kontrol etmek için suçluluk duygusunu kullanan kişilere kızgınlık miktarını da düşünün. Örneğin: “Beni hiç aramıyorsun?” diyen bir kişiyi gelecekte arama isteği düşük olacaktır.
  • Suçlu hissetmeye eğilimli kişiler başkalarına zarar vermemiş olsalar bile zarar verdiklerini varsayarlar. Aslında suçluluk bizim tahmin ettiğimizden daha fazla yolda yük olabilmektedir.
  • Suçluluk duyguları kişiyi daha ağır hissettirecektir. Çalışmalar suçlu hisseden kişilerin ağırlıklarını suçlu hissetmeyenlere oranla belirgin olarak daha ağır değerlendirdiklerini göstermiştir.

 

Küçük dozlarda suçluluk bize yarar sağlayabilir. Ancak yoğun yaşandığında da hasara neden olabilir.
                                                              

Yazan: İrem Yağcı

Kaynak :

Antalyapsikiyatri.com

www.wikipedia.org

Psikolojistanbul.com

www.psychologytoday.com

Evrimagaci.com

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content