Üzüntüye Bağımlılık Neden Olur?

Üzüntü gerçekten istemediğimiz bir şey midir? Her duygunun olması gerektiği için var olduğunu ve hiçbir duygunun kötü olmadığını bilen ve üzüntüyü de kabul eden sağlıklı insanların yanı sıra üzüntü dışındaki duygularla yaşayamadığı için üzüntüyü özellikle isteyen ve bu duyguya bağımlı hale gelen insanlar da vardır. Bazılarımız kendini bu duyguda tutmak için elinden geleni yapar. Bu yazıda bu durumun birkaç muhtemel nedenini bulacaksınız.

Öğrenilmiş Çaresizlik

Öğrenilmiş çaresizlik, Amerikalı psikolog ve araştırmacı Martin Seligman tarafından çalışılan ve literatüre kazandırılan bir kavram. Genelde travmatik olayların ve art arda yaşanan başarısızlıkların bir sonucu olarak gelişen umutsuzluğu ve çaresizlik hissini ifade eder. Öğrenilmiş çaresizlik durumunda kişi denemeye devam etmenin faydasız olduğunu ve olduğu yerde kapana kısıldığını hisseder. Hayatı boyunca trajik olaylara, zorlu durumlara maruz kalan ve ihtiyaç duyduğu desteği görmeyen kişiler maalesef ki çaresizliği tek seçenek olarak öğrenebilir. Ta ki hayat başka seçenekler de olduğunu gösterene dek.

Pozitif Pekiştireç

İstenen bir uyaran bir davranışımızı pekiştirdiğinde buna pozitif pekiştirme denir. Örneğin ödevinizi yapınca size verilen bir çikolata ödev yapma davranışınızı pozitif olarak pekiştirir. Yeniden ödev yapma olasılığınız artar. Aynısı üzülme duygusu ve bunu belli eden davranışlar için de geçerlidir. Çocukken üzüldüğünüz için size çikolata verilmemişse de sadece üzülünce ilgi görebilmişseniz üzüntü duygunuz pekişebilir. Bu pekiştireç de genelde kırıcı bir davranışın ardından gelir. Ebeveyn eğer çocukla ilişkisinde ilgisizse ve sadece çocuğunu çok kırdığını fark ettiği anlarda gidip ilgi gösteriyorsa çocuğun sadece üzüntüsü değil kırıcılığa maruz kalma isteği de pekişebilir. Çünkü bu kırıcılık da üzüntü gibi sonrasında gelecek ilginin habercisidir ve bağ kurmanın tek yolu olarak öğrenilmiştir. Buna maruz kalan kişiler ileride kuracakları ilişkilerinde kırılmaktan, zarar görmekten bir nevi zevk alabilirler. Ta ki sağlıklı bir yetişkin olmayı öğrenene dek.

Seçim Teorisi

Amerikalı psikiyatrist William Glasser davranışlarımızın bizim tercihimiz olduğunu söyler. Bu teoriye göre değerlendirirsek farkında olarak ya da olmayarak üzülmeyi tercih ediyor olabiliriz ve bunun arkasında da suçluluk duygusu ve cezalandırılma isteği yatıyor olabilir. Yani kendinizi cezalandırmak için üzülmeyi seçiyor olabilirsiniz. Ta ki cezalandırmayı değil affetmeyi ve gelişmeyi öğrenene dek.

İyileşmemiş Travma

Çözülmemiş travmalar farkında olmadan mutsuzlukta kalma isteğine neden olabilir. Bu duygu daha tanıdık gelir ve mutluluk, dinginlik gibi durumların yabancılığı korkutucu hissettirebilir. Öğrenilmiş çaresizlik durumuna benzer olarak her şeyin kötü sonlanacağı hissi gelişmiş olabilir ve kişi farklı duyguları denemenin sadece hayal kırıklığı getireceğini düşünebilir. Kendimizi benzer olumsuz duyguların içinde tutmanın altında onunla mücadele etmeye devam etme ve onu değiştirme umudu da yatıyor olabilir. Geçmişte gösteremediğimiz tepkiyi bu sefer göstereceğimizi, koruyamadığımız kendimizi bu sefer koruyabileceğimizi düşünüyor da olabiliriz, yani bir telafi çabası olabilir. Önceki durumu kabul etmediğimiz ve farkında olmadığımız için aynı yerden tekrar vuruluyor da olabiliriz ya da daha tanıdık olduğu için bir güven hissi de alıyor olabiliriz.  Ta ki gerçek, sağlıklı güvenin ne olduğunu öğrenene kadar.

Düşük Özsaygı

Çok eleştirildiğiniz ve cezalandırıldığınız bir geçmişiniz varsa, yeterince takdir ve sevgi görmediyseniz, özgüven eksikliğine ondan daha yıkıcı olan özsaygı eksikliği eşlik eder. Özgüven inşa etmek nispeten kolay olsa da kendinize değer vermek ve saygı duymak daha zordur ve bu durum iyi hissetmeyi hak etmediğinizi düşündürür. Mutlu olmaktan suçluluk, utanç duyabilirsiniz ya da mutluluğun ardından bir felaket bekleyebilirsiniz.  İşler yolunda gitmediğinde kendinizi suçlamaya, hırpalamaya başlayabilirsiniz. Ta ki sadece var olmanın değerli olmak için yeterli bir sebep olduğunu, kimsenin değersiz olmadığını ve değerinizin insanlar tarafından alınıp verilen bir şey olmadığını görene dek.

Henüz Farkında Olmadığınız Mental Sağlık Problemleri ya da Sadece Yaşanmışlıkların Etkileri

Duygu düzenleme, duyguların farkına varma, hangi durumların hangi duygulara yol açtığının ve neden bu spesifik duyguya yol açtığının farkında olma, zorlayıcı durumlarla yaşayabilme becerisi geliştirme. Bunlar daha huzurlu hissetmeye katkı sağlar çünkü anlayış getirir. Olan biteni anlamamak üzüntü ve kaygı için yeterli bir sebeptir. Dolayısıyla bir şeyler biriktiği ve bulanıklaştığı için, anlayamadığınız için sık sık üzüntü hissediyor da olabilirsiniz. Farkında olmadığınız sebeplerden üzüntüye bağımlı hale gelebilirsiniz. Ta ki olan biteni analiz etmeye, sağlıklı bakmaya ve görmeye başlayana dek. Bu bazen hayat tecrübeleri içinde kendiliğinden olur, bazen profesyonel destek yoluyla olur. İkincisi genelde süreci hızlandırır ve öğrenme, anlama işini şansa bırakmamış olursunuz. Tavsiye edilir.

Dikkat Dikkat! Bu konular çok faktörlü ve kesin cevabı olmayan konular olduğu için bu tür yazılar da kendinize tanı koymak amacıyla kullanılmamalıdır. 🙂

Feyza Nur Kaya

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content