Yas Tutmak

Yas tutmak, insanın kaybettiği bir şeyi veya birini duygusal olarak işleme sürecidir ve evrensel bir deneyimdir. Kaybın çeşidi ne olursa olsun yas tutma süreci kişinin duygusal, zihinsel ve fiziksel sağlığını etkiler. Bu yazıda sizlere yasın tanımından, Freud’a ve Klein’a göre yasın ne olduğundan, yasın aşamalarından, yas tepkilerinden bahsedeceğim.

Yasın Tanımı

Genellikle yas kelimesi kaybedilen biri sonrasında geçirdiğimiz süreç gibi anlaşılsa da aslında yasın kapsamı çok daha geniştir. Kayıp yalnızca sevilen bir kimsenin ya da evcil hayvanımızın ölümü değil, hayatımızdan çıkan yakın bir arkadaş, eski sevgili hatta gelişim evrelerimizde geriye döndüğümüzde en sevdiğimiz oyuncağın bir yerde unutulması gibi kalıplara da girebilir. Unutmamamız gereken şey yas tepkilerinin sadece insana özgü olmadığıdır. Sahibi ölen köpeklerde, eşini ya da yavrusunu kaybeden hayvanlarda da benzer yas davranışları gözlemlenir. Birbirleri yerine kullanılan ancak anlamsal olarak çok farklı olan 3 kavram vardır. Bunlar;

  1. Kayıp (Bereavement): Sevilen birinin yitirilmesidir. Nesnel bir tepkidir.
  2. Matem (Mourning): Ölüm sonrası yaşanan süreçtir. Kaybın kültürel yanını temsil eder.
  3. Yas (Grief): Kişinin kayba karşı verdiği öznel tepkidir.

Freud’a Göre Yas

Freud yası kişinin travmatik bir olay, kayıp veya değişiklik karşısında yaşadığı duygusal süreçler olarak tanımlar. Freud’a göre, yas sürecindeki kişi kaybettiği şeyi geri getirme çabası içindedir. Kaybedilen “şey” yerine gelebilecek alternatifler olsa bile kişi bunları inkâr edip şiddetli bir karşı duruş sergileyebilir. Ona göre normal olan bu durumu kabullenme olsa da bu hemen gerçekleşemez. “Ben” yas sürecinin son bulmasıyla özgürleşir. Freud yas halini açıklarken “Dünya yoksul ve boş bir hal alır” der. Ölüm, kaybın en açık ve en acı verici ifadesi olsa da Freud yası daha geniş kapsamda değerlendirir. Freud “Yas ve Melankoli” adlı makalesinde melankoli ve yasın kayba verdikleri tepki açısından farklılaştığını savunmaktadır. Melankolik birey yasa sahip bireyden farklı olarak kendini değersiz hisseder, yargılar ve uykusu bozulur. Freud yasın patolojik bir durum olmadığını fakat melankolinin patolojik bir durum olduğunu söylemiştir.

Klein’a Göre Yas

Klein’a göre yas sadece ölüm, ayrılık ve hayal kırıklığına bağlı nesnelerin kaybı değil; aynı zamanda sevilen nesnelere yönelik düşmanca saldırganlıktan kaynaklanan pişmanlık acısıyla da ilişkilendirilir. Oyuncağını kaybeden bir çocuk da farkında olmadan bunun yasını tutabilir. Yerini dolduracak dünyalarca oyuncağa sahip olduğu bir ihtimali düşündüğümüzde bunları kabul etmemesi; kaybettiği oyuncak tekrar alınsa bile bunu görmeyip saldırgan tavırlar sergilemesi, tuttuğu yasın işareti olabilir. Klein’ın yaklaşımında kayıp sonrası hissedilen pişmanlık acısı özneldir. Acının kendisi, bedensel olarak deneyimlendiği ölçüde kalpte bir yara gibi hissedilebilir. Klein, paranoid-şizoid ve depresif olmak üzere iki konum tanımlar. Yas sürecinde paranoid-şizoid konumda olan birey yaşanan kaybı bir ceza gibi görürken, depresif konumu başarmış kişi ise yası kendini yok etme korkusu olmadan yaşar.

Yasın Aşamaları

Yas aşamalarının anlam kazanması için önce bağlanma kuramından bahsedeceğim. Bağlanma kuramı Bowbly tarafından 1950-1960 yılları arasında ortaya atıldı ve Bowbly bağlanma sürecini dört ana aşamada inceledi. Bunlar; Güven ve Yakınlık (0-2 yaş), Ayırma Kaygısı (2-4 yaş), Orta Çocukluk Dönemi Bağlanması (5-10 yaş) ve Ergenlik ve Yetişkinlikte Bağlanma (11 yaş ve sonrası). Bowbly bağlanma kuramına dayanarak erişkinlerde kayba karşı verilen tepkileri çocukluk çağında yaşanılan deneyimler tarafından etkilendiğini söyler. Parkes ve Bowbly yaptıkları yas çalışmalarında yasın 4 evresinden bahseder. (Yapılan çalışmalarda Parkes kayıp yaşayan erişkinlerle, Bowbly ise terk edilen çocuklarla çalışmıştır.)

  1. Şok ve Hissizlik: Kişi kaybı hissetmez.
  2. Özleme ve Araştırma: Kişide ayrılık anksiyetesi görülebilir.
  3. Umutsuzluk: Kişide geleceğe dair beklentilerin olmamasıdır.
  4. Reorganizasyon: Kişi yaşam hedeflerini ve değerlerini yeniden belirler.

Yas Tepkileri

İsviçreli yazar Elisabeth Kübler Ross yaptığı çalışmalar sonucunda 5 adet yas evresi tanımlamıştır. Ayrıca her evrenin yaşanma zorunluluğu olmadığından ve sırasıyla gerçekleşmeyeceğinden de bahseder.

İnkâr: Kişi kaybı bilir ancak zihninde gerçek olup olmadığına dair sorular oluşur

Öfke: Kişinin ölen kişiye, doktorlara, yeterince üzülmediklerini düşündüğü için etrafındakilere yansıttığı sinirli ruh halidir.

Pazarlık: Kişinin suçluluk ve pişmanlık duygularıyla yüzleştiği evredir.

Depresyon: Kişinin ölümle yüzleşme konusunda geçici bir durgunluk yaşadığı evredir.

Kabullenme: Kişinin kayıpla yüzleştiği ve bununla yaşamayı öğrendiği evredir.

Sonuç

İnsanlar doğar, büyür, gelişir ve ölürler. Bu evreler kaçınılmazdır. Geçmişten günümüze kadar her kişi kaybı deneyimlemiştir. Her kayıp biriciktir ve bireysel olarak değerlendirilir. Yas kaybedilen kişinin ardından yaşanması gereken doğal bir süreçtir. Diğer bir deyişle hayatın ayrılmaz parçalarından biridir. Yas, sonuna kadar tamamlanması gereken ve ancak sonuna gelindiğinde vefat edenden ayrılması mümkün olan bir süreçtir.

Kitap Önerileri

  • Yas ve Melankoli- Sigmund Freud
  • Keder Üzerine- Chimamanda Ngozi Adichie
  • Her Yas 18 Ay Sürer- Annie Hartnett
  • “Yas”lanma Kitabı- Shelly Fisher & Jennifer Jones
  • Dul- Jean Louis Fournier

Tuğse Dönmez

KAYNAKÇA

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1633300

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2905245https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/144204

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content