KİTLENİN PSİKOLOJİSİ: BİREYSELLİĞİN YOK OLUŞU

Bir organizmadaki hücrelerin uyum içinde bir araya gelerek tek bir varlık oluşturması gibi psikolojik kitle de birbiriyle kaynaşmış, aynı türden öğelerin oluşturduğu bir varlıktır. Bu varlığın oluşabilmesi için ilk aşamada bireyler arasında bir ortaklık bağı olması gerekir ancak ortak bir bağın bulunması bireyin bir kitlenin parçası olması için yeterli bir motivasyon olmayabilir. Bu bağlamda bireyi bir kitlenin parçası haline getiren motivasyon neler olabilir? Bir kitlenin parçası olmak ve gerektiğinde kendini kitleye feda edecek bir motivasyona sahip olmak kişinin bir noktada kendinden vazgeçmesini gerektirir. Dolayısıyla birey, kendi benliğinden kaçma ve yeni bir şeye ait olma arzusu motivasyonuyla bir kitlede yer alabilir. Başka bir açıdan birey, kitleye hayatının amacını yükleyebilir ve kitle içinde kendini yeniden doğmuş halde hissedebilir. Artık bir kitlenin ya da yapının içine girmiş bir kişi için bireysellik yerini toplumsallığa bırakır. Birey, kendi kimliğini tamamen geride bırakıp bir topluluğun parçası haline gelir. Bu noktada şu soruyu sormak gerekir: “Kitlenin içinde bulunan bireyler zihinsel normlarını nasıl kitleye uyarlayabilir hale geliyor?” Bu soruyu 2 farklı şekilde ele alabiliriz. İlk olarak bu durum beyindeki sosyal bilişsel süreçlerle ilişkilidir. Beyin yapısındaki prefrontal korteks, bireyin grup içindeki normlara uyum sağlamasında ve kendi davranışlarını grupla uyumlu hale getirmesinde rol oynar. İkinci olarak bu durumu evrimsel psikoloji açısından inceleyebiliriz. Bireyler grup içinde olmaya ve kendini gruba adapte etmeye eğilimlidir çünkü insan türü evrimsel olarak sosyal gruplar içinde dayanıklılığını arttırarak hayatta kalmıştır. Bu davranışsal eğilimler sonucunda kitle içindeki bireylerin farklı zihinleri tek bir varlık zihni gibi birleşir. Bunun bir sonucu olarak ilk başta ortak bir amaçla meydana gelen kitle zamanla öfke, nefret, şiddet gibi duygularla yoğunlaşır. Dolayısıyla kitle içindeyken bireyin duygusal gücü artarken zihinsel gücü azalır. Zamanla duyguların aşırılaştığı ve düşüncelerin uçlara sürüklendiği kitlelerdeki bireylerin sorgulama ya da yargılama gücü de azalır çünkü çoğunluğun hepsi aynı fikirdeyse birey de zamanla kendi yargılarını grubundakilerle değiştirmeye başlar. Dolayısıyla kitle, içindeki en barışçıl kişiyi bile etkisi altına alarak şiddet eğilimi göstermesine neden olur. Bu durum bireylerin kitlenin etkisi altında bireysel kimliklerini kaybetmeye ve kitlenin duygusal dalgalarına kapılmaya yönlendirilmesiyle birlikte şiddetin artmasına neden olabilir.

İlknur Örnek

KAYNAKÇA


1.) Freud Sigmund, Kitle Psikolojisi, çev. Kamuran Şipal, Cem yayınevi, 1998
2.) Bon Le Gustav, Kitleler Psikolojisi, çev. Hasan Can, Tutku yayınevi, 1895
3.) https://www.youtube.com/watch?v=IpT_XlNt9ms&list=LL&index=1&ab_channel=NAPsikolojiBilim

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content