Meditasyonun İyileştirici Gücü

        

Meditasyon, Latince ‘‘meditatio’’ kelimesinden türemiştir. Birçok batı dilinde “derin düşünme” anlamına gelen bir terim olup yüksek bir farkındalık durumuna teşvik etmeyi ve anda kalmayı amaçlayan, birçok kültürde ve dinde uygulanan bir dizi manevi arınma tekniğidir. Araştırmalara göre, meditasyonun stresi ve kaygıyı azaltıp odaklanmayı arttırıcı etkisi vardır. Etkilerini hissetmek için bol pratik ve tutarlılık gerekir. Meditasyonun vipassana, transandantal meditasyon ve odaklanmış dikkat meditasyonu gibi birçok çeşidi vardır. Bugün, meditasyonun beyin, zihin ve hormonlar üzerindeki etkilerine bakıp hakkında yapılmış bazı çalışmaları detaylıca inceleyeceğiz.

Vücut için egzersiz yapmak gibi, meditasyon da zihni düzenlemeye yardımcı olur. Araştırmacılar, sağlıklı insanlar arasında yapılan 200’den fazla farkındalık çalışmasını gözden geçirmiş ve bilinçli farkındalık temelli bilişsel terapinin (MBCT) özellikle stres, kaygı ve depresyonu azaltmada etkili olduğunu bulmuştur. En umut verici çalışmalardan birisi ise farkındalık temelli bilişsel terapinin daha önce majör depresyon atakları geçirmiş kişilerde tekrarlamayı önemli ölçüde azaltmış olmasıdır.

Wisconsin-Madison Üniversitesi ve Harvard Tıp Okulundan araştırmacılar, meditasyon uzmanı olan Mingyur Rinpoche’nin beynini 14 yıl boyunca 4 kez taradılar. Sonuçlar, gri madde miktarını ölçerek beyin yaşını tahmin etmeye çalışan yapay zeka ile yaşları 25-66 arasında değişen kişilerle kıyaslandı. Kontrol grubunun beyin yaşı kronolojik yaşına çok yakınken Mingyur Rinpoche’ninki aynı değildi. Yapay zeka, 41 yaşında olan meditasyon uzmanı Mingyur Rinpoche’nin beyin yaşını 33 olarak buldu. Bu durum, meditasyonun yaşlanmaya katkıda bulunan telomerlerin yıpranmasını ve gri madde kaybını yavaşlatabileceğini öne süren önceki çalışmalarla destekleniyor. Fakat çalışma, gözlemlere ve korelasyonlara dayandığı için bir sebep sonuç ilişkisinden bahsetmek kolay olmayabilir, sonuç olarak meditasyon dışında başka faktörler (genetik gibi) de durumu etkilemiş olabilir.

Harvard Tıp Okulunda bir sinirbilimci olan Sara Lazar, çalışmasında 40-50 yaşlarındaki deneyimli meditasyoncuların, ortalama 20-30 yaşındaki bireyle aynı miktarda gri maddeye sahip olduğunu keşfetti. Daha yaşlı olan bu grupta frontal korteksin sağlığının da korunduğu tespit edildi.

Beynin belli bölgelerine nasıl etki ettiğine biraz daha yakından bakacak olursak; meditasyonun ilk birkaç dakikasında ventromedial prefrontal korteks aydınlanan ilk alandır. Kaybolan dikkat yeniden nefese verildiğinde dorsolateral prefrontal korteks aktive olur. Bu aşamada düşünceler daha rasyonel ve dengelidir. Uzun vadede ise meditasyonun, prefrontal korteksi kalınlaştırdığı ortaya çıkmıştır. Beynin bu kısmı; artan farkındalık, konsantrasyon ve karar verme gibi üst düzey fonksiyonları yönetir. Beynimizdeki korku merkezi olan amigdala aktivitesi, meditasyona yeni başlayanlarda yüksek iken meditasyon uzmanlarında daha düşüktür. Meditasyonu yaşam tarzı haline getiren meditasyon uzmanları çoğumuzu sinirlendiren durumlarda daha sakin tepkiler verebiliyor çünkü düşüncelere saplanıp kalmıyorlar. Geçmişte ne olduğunu ve gelecekte ne olacağını düşünmek ise beyinde “varsayılan mod ağı” olarak bilinen alanı aktive ediyor. Bu alan depresyon ve anksiyete yaşayan bireylerde tahmin edeceğiniz üzere fazla aktiftir. Varsayılan mod ağı, anda kalmayı başarabilen meditasyon uzmanlarında daha az faal görülüyor.

Son olarak meditasyonun hormonları nasıl etkilediğine kısaca bakabiliriz. Meditasyon esnasında norepinefrin ve kortizol hormonlarının salınımı azalıyor böylece stres seviyesi düşüyor. Keyif ve öfori hallerine sebep olan beta-endorfin ve mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin salınımlarında ise artış görülüyor. Bu sayede meditasyon yapan kişiler kendilerini daha dinç ve mutlu hissediyorlar.

Çiğdem Yaren DÜZGÜN

Kaynaklar:


https://www.apa.org

https://www.verywellmind.com

https://askthescientists.com

https://www.newsweek.com

1 thought on “Meditasyonun İyileştirici Gücü”

  1. Hocam..
    Araştırmalarınızı keyifle okudum. Fakat kortizol azalım gösterdiği takdirde halsizlik ve kırgınlık baş göstermez mi? Ayrıca beta-endorfin dediğimiz içsel uyuşturucu neden diş ağrısı çekerken işe yaramıyor?!
    Pekâlâ o halde tüm bunlara rağmen yaşasın arveles diyebilir miyiz?!!

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content