Neden Endişelerin Hakkında Konuşmayı Bırakmalısın?

Eğer aklınızda büyük bir endişeniz varsa muhtemelen onu mümkün olan en kısa sürede çözmek için bir şeyler yapmak zorunda hissedersiniz.

Anksiyete bozukluklarının tedavisinde uzmanlaşırken edindiğim deneyimlere göre, insanlar bir şey hakkında endişelendikleri zaman üç şeye yönelme eğilimindeler: Kendi kafasında durumu analiz etme, fikir almak/içini rahatlatmak için başka biriyle konuşma ve internette araştırma yapma. Bütün bunlar bazen kısa vadede kendimizi daha iyi hissetmemize neden olabilir ancak nihayetinde kaygıyı devam ettirip uzun vadede daha fazla soruna neden olabilir.

Bu davranışın arkasındaki mantık basit ve anlaşılabilir: “Kötü bir şey olacağından endişeleniyorum ve ne yapacağım konusunda emin değilim. Emin olmadığım için karım/kocam/annem/babam/arkadaşlarım ya da herhangi biri bunun hakkında ne düşünüyor öğrenmeliyim. O zaman daha fazla bilgiye ve görüşe sahip olacağım, böylelikle bu konuda ne düşüneceğimi ve ne yapacağımı bileceğim.”

Diyelim ki bu yıl faturalarınızı ödeyecek kadar paranız olup olmayacağı konusunda kaygılanıyorsunuz. Bu konuda kararsız hissediyorsunuz, bu yüzden fikrini almak için partnerinizle ya da başkalarıyla konuşuyorsunuz. Onlara endişenizi anlatırsınız ve muhtemelen her insanın sevdiği biri bir konuda endişelendiği zaman yapacağı şeyi yaparlar: Güvence vermek. Faturaları ödemek için neden büyük ihtimalle yeterli paranız olacağının ve bu konuda endişelenmenize gerek olmadığına dair güven verecek mantıklı noktaların üzerinden geçerler.

Artık içinizi rahatlattıkları için kendinizi daha iyi hissedersiniz. Bu güvenceyi almak iyi hissettirip endişeyi yatıştırır. Sorun şu ki, bu sadece geçicidir. İster beş saniye ister beş dakika ya da beş saat sonra, beyniniz geri gelip, “Pekâlâ, partneriniz yeterince paranız olacağını düşünüyor, ama… Nasıl emin olabilirsin ki?” Ardından kaygı geri gelir ve endişe döngüsü baştan başlar.

Endişe ettiğiniz şeyin gerçekleşmeyeceğinden emin olmadıkça beyniniz asla tatmin olmaz.

Ne yazık ki çoğu endişe gelecekte ne olacağını tahmin etmekle ilgili olduğundan bunlar hakkında kesinliğe ulaşmak imkansızdır.

Belirsizlik ve kaygı geri döndüğünde, şimdi ne yapmanız gerektiğini düşünürsünüz. Anlaşılır bir şekilde endişelisiniz ve kaygıdan dolayı hüsrana uğruyorsunuz. Partnerinizden daha önce isteyip aldığınız güvence iyi hissettirdiği için tekrar bunu arama eğiliminde olabilirsiniz. Partnerinize gidip tekrar aynı şey hakkında ne düşündüğünü sorarsınız. Çünkü kısa vadede içinizi rahatlatmak hem sizin hem de partneriniz için ödüllendiricidir (çünkü geçici olarak yanıtları sizi tatmin eder ve onlara fikrini sorup durmayı bırakırsınız) tekrar size güvence verirler ve yine kendinizi geçici olarak iyi hissedersiniz. Ancak bir kez daha beyniniz ‘Ama bunu nereden biliyorsun?’ diyerek geri gelir ve döngü tekrarlamaya devam eder.

Kaygıya sahip olan insanlar için bu sürekli sevdiklerinden tekrar tekrar güvence istemelerine sebep olur. Bu, sürekli iç rahatlatmak zorunda kalan sevdiklerinin kızmasına ve hüsrana uğramalarına yol açar. Ayrıca, endişeli kişinin suçlu hissetmesine neden olur çünkü artık sevdiklerinin, kaygılarını duymak istemediklerini bilirler fakat aynı zamanda acı içindedirler ve anlaşılır bir şekilde rahatlamak isterler. Sizi rahatlatan bir şeyi istemeyi bırakmak zordur. En önemlisiyse, güvence aramak aslında tam olarak uzun vadede kaygıyı devam ettiren şeydir. Kaygıdan kısa süreli kaçınma, kaygının uzun süreli olarak sürdürülmesine yol açar.

<strong>Güvence, anksiyeteden mustarip olanlar için bir ilaçtır.</strong>

Üstelik bağımlılık yapan bir ilaç. Eğer bu bağımlılıktan kurtulmak istiyorsanız o ilacı almayı bırakmalısınız.

Bu nedenle, kronik olarak endişe duyanlara en önemli tavsiyelerimden biri, kaygılandığı şeyler hakkında konuşmayı bırakmaları. Daha iyi hissetmek için kısa vadeli güvence rahatlığından vazgeçmelisiniz. Bunun yerine, belirsizliğe ve değişkenliğe tahammül etmeyi öğrenebilirsiniz. Hatta, kısa vadede belirsizliğe izin verirseniz, beyniniz bu şekilde belirsizliğin aslında tehlikeli olmadığı konusunda yeniden eğitilir. Bu süreç, belirsizlikle ilgili kaygının iyileşmesini ve uzun vadede daha iyi bir durumda kalması kapsar.

Bunun maliyeti, güvence ilacını bırakmak ve kısa vadede kendinizi rahatsız hissetmeniz. Bunun gerçekten zor olduğunu biliyorum ama yapabilirsiniz. İnanın bana, pek çok endişeli insanın bunu yapmak için gereken gücü topladığını ve kaygıdan kurtulduğunu gördüm.

Bu davranış sürecini danışanlara ilk kez sunduğumda, pek çoğu anlaşılır bir şekilde bu kısa vadeli rahatlamadan vazgeçme konusunda isteksizler. Bunu danışanların aile üyelerine ilk kez sunduğumda ise bana bayılıyorlar! Bu, kaygıya yardımcı olmanın yanı sıra, bu stratejinin bir diğer yararına da değiniyor: Daha iyi, daha huzurlu ilişkilere yol açıyor.

Temel olarak; daha az endişeli hissetmek istiyorsanız, daha az endişeli davranmalısınız. Duygular davranışları takip eder: Ne kadar endişeli davranırsanız, o kadar endişeli olursunuz. Sıkıntı ve endişelerinizin iyileşmesini istiyorsanız: Endişeleriniz hakkında konuşmayı bırakın. Sonunda siz ve çevrenizdeki insanlar daha iyi durumda olacaksınız.

Çevirmen: Fatma Dilara Birer

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Skip to content