Varış Yanılgısı
6 Aralık 2022Anksiyete Her Zaman Kötü Müdür?
6 Aralık 2022
Sınırda (Borderline) Kişilik Bozukluğu Nedir? Nasıl Baş Edilir?
Ruhsal rahatsızlıklar iki ana başlık altında ele alınırlar: Klinik bozukluklar ve kişilik bozuklukları. Sınırda kişilik bozukluğu, adından da anlaşılacağı üzere kişilik bozuklukları başlığı altında değerlendirilen bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlığa sınırda kişilik, sınırda kişilik yapısı, sınırda kişilik yapılanması gibi adlar verildiği de olur.
Klinik bozukluklar arasında depresyon, kaygı bozuklukları, şizofreni, bipolar bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk gibi rahatsızlıklar vardır. Bu rahatsızlıklar yaşam sürecinde, değişik yaşlarda ortaya çıkabilen rahatsızlıklardır. Bunlardan bazıları kısa sürer ve uygulanan tedavi ile oldukça hızlı bir biçimde düzelir, bazılarıysa genellikle daha uzun sürer ve süregiden birtakım belirtiler gösterir.
Peki kişilik bozukluğu nedir? Hepimizin kişiliğimizi biçimlendiren düşünme, duygulanma, davranma ve dünyayla ilişki kurma, genel görüntülerimiz, genel bir yapımız vardır. Kişilik bozukluğu süreklilik gösteren, dünyayla sağlıklı olmayan bir biçimde ilişki kurma örüntüsü olarak tanımlanabilir. Ayrıca ortaya çıkan sorunlar bu kişilerde büyük sıkıntılara neden olur ve bu kişiler kurdukları ilişkilerde ya da yaşam amaçlarına ulaşma yolunda büyük güçlükler yaşarlar.
Bir kişilik bozukluğunun olması demek genellikle uzun süredir birtakım sorunlar yaşıyor olmak demektir. Kişilik bozukluğu tanısı genellikle erişkinlik yıllarında konur. Ancak erişkinlik yıllarında kişilik bozukluğu tanısı konan kişiler çoğu zaman yaşadıkları sorunları ‘Kendimi bildim bileli ben bu tür sorunlar yaşarım’ diye dile getirirler. Bu kişiler benzer sorunları çocukluk ya da ergenlik yıllarından beri yaşayagelmişlerdir. Ancak bir kişilik bozukluğu olması demek kişinin kusurlu olduğu, kötü biri ya da kötü bir karakter sahibi olduğu veya sevilemez biri olduğu anlamına gelmez.
Bir kişilik bozukluğu varsa bu kişiliğin bir parçası olduğu için bundan sonra da hep olacaktır diye bir yaklaşım doğru değildir. SKB tanısı konmasından şu anda başa çıkmaya çalışan sorunlarla yaşam boyu savaşmak durumunda kalınacak anlama çıkarılamaz. SKB tanısı konması demek bir bakıma kişinin düşünme, duygulanma ve davranma örüntülerinin nitelikli bir yaşam sürmesini ve insanlarla iyi ilişkiler kurmasını ya da amaçlarına ulaşmasını engelliyor olduğunu söylemektedir.
Belirtileri ve Özellikleri
SKB, değişkenlik ve duygusal sorunlarla giden bir bozukluktur. SKB olan kişiler düşüncelerinde, duygularında, davranışlarında, ilişkilerinde ve benlik algılarında değişkenlik gösterirler. SKB olan kişilerin ilişkileri çalkantılıdır ve terkedilmekten çok korkarlar. Duygusal iniş çıkışlar gösterirler. Öfke sorunları yaşarlar. Kendilerini kötü hissettikleri zaman dürtüsel davranırlar. Kendi kendilerine zarar verebilirler ve kendini öldürme girişimleri olabilir. Genelde kim olduklarını tam olarak adlandıramazlar ve açık seçik düşünmekte güçlükler çekebilirler. Toplumun yüzde 1-2’sinde SKB olduğu düşünülmektedir. Erişkinlerin %6’sında yaşamın bir döneminde görüldüğü öngörüsü vardır. SKB’nun belirtileri beş başlık altında toplanabilir: Duygusal düzensizlikler, kişiler arası ilişkilerde düzensizlikler, davranışsal düzensizlikler, kimlikte ya da benlik algısında düzensizlikler, bilişsel düzensizliklerdir. Gerçekten de SKB değişkenlikler ile giden ve yaşamın değişik alanlarında ‘bir ayar tutturamama’ ile kendini gösteren bir durumdur.
SKB olan kişiler duygularıyla savaşırlar ve çoğu zaman yaşadıkları duygulardan bunalırlar. SKB olan kişilerin en önemli sorunlarının bu olduğu da söylenir. Yaşadıkları sorunların büyük bir bölümünün duygusal düzensizliklerden, duygusal karmaşalarından kaynaklandığı düşünülür. SKB olan kişiler başkalarına öyle çok etkileyecek olaylara karşı çoğu zaman büyük tepkiler gösterirler. Başkalarına göre daha kolay gerginlikler yaşayabilirler. Sıradan bir eleştiri ya da kabul görmeyen tutumları karşısında bunalıma girebilirler. Birçok olaya duygusal tepkiler gösterebilirler dolayısıyla belirgin duygusal iniş çıkışlar yaşayabilirler. Bir an için kendilerini çok mutlu hissederlerken, kısa bir zaman sonra kendilerini çok üzgün ya da kızgın hissedebilirler. Yoğun bir öfke duyma ve öfkesini denetleyememe SKB’nun diğer bir özelliğidir. SKB olan kişiler başkalarını etkilemeyecek olaylara kolaylıkla kızıp öfkelenebilirler. Öfkelendiklerinde de kendilerini denetlemezler. SKB olan kişilerin ilişkileri genellikle çalkantılı ve karmaşıktır. Yaşadıkları duygusal yoğunluklar zaman zaman kurdukları ilişkilerde başa çıkma güçlükleri yaşamalarına neden olur. Yalnız kalma ve bırakılma korkuları çok yoğunlaştığı için insanların kendilerini bırakmamaları için olmadık çabalar gösterebilirler.
Nedenleri
Son yıllarda yapılan çok sayıda araştırmanın sonunda kişinin genetiği ile ilgili ve kişilik özelliklerinin yanı sıra gergin yaşantılarının bir bileşkesinin böyle bir duruma neden olduğu saptanmıştır. SKB’nın oluşumunda, beynin limbik sistemde prefrontal korteks olarak adlandıran bölümlerin yanı sıra hipotalamus-pituiter-adreal (HPA) ekseni de işe karışmaktadır. SKB olanların amigdalanın daha küçük olduğu ve güçlü duygular karşısında sol amigdalanın daha güçlü etkinlik gösterdiği bulunmuştur. SKB olanların gerginlik doğuran anılar karşısında prefrontal korteksinin belirli alanlarının (ön singulat korteks gibi) daha düşük etkinlik gösterdiği bulunmuştur. HPA ekseni üzerinde yapılan çalışmalar da SKB olanların abartılı kortizol yanıtı verdiklerini de göstermiştir. SKB ile ilişkili bir kişilik özelliği dürtüselliktir. Bu özelliklerin dopamin olarak adlandırılan sinir hücreleri arası ileticisi ile ilişkisi vardır. SKB ile ilişkili olmak üzere üzerinde en çok durulan çevresel etken çocuklukta kötü davranılmış olmasıdır. SKB olan kişiler anne ve babalarını ilgisiz, sömürgen ya da aşırı denetleyici olarak tanımlamışlardır.
Gidişi ve Sonlanımı
Belirsizlik ve öngörememe insanlara özellikle gelen durumlardır. SKB’nun nedenle uzun süreceği ve bir gün tümüyle düzelip düzenleyeceğini bilememek korkutucu olabilir. Yakın bir geçmişte de insanlar SKB’nun yaşam boyu süreceğini düşünürlerdi. Temel görüş SKB’nun, kişinin kişiliğinin bir bölümü olduğu ve ölene dek süreceği görüşüydü. Ancak artık bugün kişilik bozukluklarının kalıcı olmayabileceğini biliyoruz. SKB gibi kişilik bozuklukları da zamanla değişebilmekte hatta tümüyle düzelebilmektedirler. Bilinmesi gereken diğer önemli bir konu da SKB’nun bir takım biletlerinin zamanla değişebileceğidir. Kimi belirtiler uzun bir süre kalıcı olurken diğer birtakım belirtiler zamanla iyileşebilmekte ya da kötüleşebilmektedir. Dolayısıyla kimi belirtilerin oldukça hızlı bir biçimde değişebileceği kimi belirtilerin ise hiç değişmeden kalabileceği beklenebilir. Hangi belirtilerin değişebileceğini, hangilerinin değişmeyeceğini bilmek süreç içinde ne bekleneceğinin öngörülmesini sağlar. Özetle, SKB’nun değişik bir takım belirtileri aynı zamanda ya da aynı hızda değişmez. Kimi belirtiler oldukça hızlı bir biçimde düzelebilirken diğer bazı belirtiler daha uzun süre kalıcı olabilir.
Eytişimsel (Diyalektik) Davranışçı Terapi
SKB’nun tedavisinde en etkili tedavi yönteminin eytişimsel davranışçı terapi (EDT) olduğu saptanmıştır. Bu terapi kuramına göre SKB, doğuştan gelen bir takım etkenlerle toplumsal ya da çevresel olarak tanımlanabilecek diğer bir takım etkenlerin karışımının bir sonucu olarak ortaya çıkar. Terapistler EDT yöntemiyle danışanlarının kendilerini, başkalarını, dünyayı, duygu ve düşüncelerini olduğu gibi kabul etmelerine yardımcı olmaya çalışırlar. Bunun için danışanlarının âna odaklanma (mindfulness) becerileri kazanmalarını ve gerçekliği olduğu gibi kabul etme yöntemlerini öğrenmelerini sağlarlar. EDT sorun çözme terapistlerine ve danışanlara sorun çözme becerileri kazandırmaya çalışır. EDT’deki eytişimsel kuram karşıt uçların bir araya gelmesine ve daha bütüncül olmasına odaklanır. Terapi sürecinde de kabullenme ile değişimin bir dengesinin kurulması gerekir. EDT’de terapistin amacı danışana yardımcı olacak bir biçimde kabullenme ile değişmeyi bir araya getirerek bunları dengelemektir.
KAYNAKÇA
Siyah-Beyaz Sınırda (Borderline) Kişilik Bozukluğu Nedir? Nasıl Baş Edilir? – Prof. Dr. Ertuğrul KÖROĞLU
Merhaba, ben İrem Yalçınkaya. Medipol Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümü ikinci sınıf öğrencisiyim. Psikopol dergisinde yazar olarak görev almaktayım.